19 Şubat 2019
Huawei'in kurucusu Ren Zhengfei, CBS ile röportaj yapmak üzere oturmuştur. Röportajın tam metni aşağıdadır (Ren'in konuştuğu kısımlar, Huawei tarafından kaydedilen röportajdan çevrilmiştir):
S1: Bizimle birlikte olduğunuz için çok teşekkür ederiz. Çok nadir röportaj veriyorsunuz. Peki şimdi neden bir röportaj vermeye karar verdiniz?
Ren: Çoğunlukla şirket ile konuşuyorum. İşin aslı neredeyse her gün farklı ekiplerle konuşuyorum. Huawei'in şirket içi yönetimine daha fazla önem gösterme eğilimindeyim ve şirket dışı iletişimleri üstlenmem gerektiğini düşünmüyorum. Bu görevin, işi gerçekte yapan kişiler olan dönüşümlü genel başkanlarımız tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şirket içi yönetim açısından daha fazlasını yapmak istiyorum, bu nedenle medya ile çok sık iletişimde bulunmuyorum.
Şu an için benzersiz bir durumdayız. Halkla ilişkiler departmanımız, çok fazla etkimin olduğunu düşünüyor ve bu yüzden dış dünya ile daha iyi iletişim kurmamıza yardımcı olmak adına daha fazla konuşmamı istediler.
S2: Şirketinizin adı, manşetlerde çok sık çıkıyor. Şirketinize ve özellikle de İran ile ilişkili yaptırımlar konusunda ihlalle suçlanan ve Vancouver'da ev hapsinde olan kızınıza karşı çok sayıda suçlama ve dava var. Kızınız nasıl?
Ren: Huawei geçmişte tanınmış bir şirket değildi. Telekom ağları inşa ediyorduk ve müşterilerimiz, dünya genelinde yaklaşık 300 büyük şirketle sınırlıydı. Tüketici ürünleri üretmeye başladığımızda adımız bilinmeye başladı. Artık birçok kişi bizi akıllı telefon üreticisi olarak biliyor. Elbette ki bazı kişiler telefonlarımızı beğenirken bazıları beğenmiyor. Ürünlerimizi beğenmeyen kişiler, bize çok da dikkat etmiyorlar. Şimdi ise ABD bize karşı suçlamalarda bulunuyor. ABD inanılmaz derecede güçlü bir ülke ve bir şekilde tüm dünyanın Huawei hakkında bilgi sahibi olmasını sağladı. ABD elbette ki bu süreçte Huawei'in iyi bir şirket olup olmadığını dillendirmedi, ancak adımızın öne çıkmasında bize yardımcı oldu. Herkes Huawei adlı bu şirketi bilmiyor, bu yüzden reklam için kendilerine teşekkür etmek isteriz.
Bize karşı açılan davalarda henüz hüküm verilmedi. Bunlar yasal sürecin yalnızca ilk aşamalarında. Bu sorunları, yasal takip ile çözüme kavuşturabiliriz. Bırakalım mahkemeler karar versin. Meng Wanzhou'nun Kanada'da tutuklanmasının politik bir altyapısının olduğuna inanıyorum. Kızım, öğrenci ve çalışan olarak sıkı çalışan, oldukça iyi bir insandır. Kendisi, dünyanın en iyilerinden biri olan Huawei'in finansal yönetim sisteminin inşasından sorumluydu.
Wanzhou ayrıca oldukça cesur biridir. Kendisi, Japonya'daki tsunami ve nükleer kriz yaşanan büyük depremin hemen ardından afet yardımı çalışmalarına yardımcı olmak için Hong Kong'tan Tokyo'ya giden bir uçağa bindi. O uçuşta yalnızca iki yolcu vardır ve onlardan biri kızımdı. Wanzhou, Kanada'da tutuklandıktan sonra Tokyo'daki küçük bir kız kendisine bir teşekkür mektubu yazdı ve bu mektup Japon medyasında yayınlandı. Wanzhou şu anda ev hapsinde ve bu zamanı kendini geliştirmek adına çok sayıda çevrimiçi kursa katılarak kullanıyor. Zamanın çok değerli olduğunu düşünüyor ve zamanını boşa harcamak istemiyor.
Zaman zaman telefonla konuşuyoruz. Aramalarımız gizli değil, bu nedenle sadece havadan sudan konuşup birbirimizle şakalaşıyoruz. Söyleyebileceğim kadarıyla ruh hali iyi.
S3: Bildiğim kadarıyla geçen hafta kendisinin doğum günüydü. Kızınızın doğum gününü kaçırmak sizin için zor olmalı.
Ren: Bu doğum gününün kendisi için çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Eski bir Çin atasözü der ki, "Her zorluk insanı daha güçlü kılar." Bu yaralar nihayetinde kendisine daha kalın bir deri kazandıracak. Şu an için yaşadığı zorluklar bir dönüm noktası olacaktır. Bunların, Wanzhou'nun kanatları olacağını ve bu süreçten daha olgun biri olarak çıkacağını düşünüyorum.
Wanzhou, çocukluğundan beri çok çalışkan biri olmuştur, ancak şimdiye kadar böyle büyük bir aksilik deneyimlememişti. Bu aksilik, Wanzhou'nun hafızasında kalıcı bir iz bırakacak. Wanzhou'yu daha da olgun biri yapacak. Wanzhou'yu daha güçlü kılacak. Bu bağlamda bunun, kendisi için çok anlamlı bir doğum günü olduğunu düşünüyorum.
S4: Kızınıza karşı açılan davaların politik bir alt yapıya sahip olduğunu söylediniz. Açık bir şekilde ABD'ye iade edilme durumuyla karşı karşıya. Bunlar, kendisine yönlendirilmiş ciddi suçlamalar. Mahkum edilirse ABD'de bir hapishanede 30 yılını geçirebilir. Bu davaların politik alt yapısının olduğunu neden söylüyorsunuz?
Ren: ABD ve Kanada'daki hukuk sistemleri açık, adil ve tarafsızdır. Nihai olarak kanıtlarını açıklayacak ve tüm süreç boyunca şeffaf olarak kalacaklardır. Korkarım sorularınızı yalnızca mahkemede bir hükme vardıklarında yanıtlayabileceğim.
S5: İddianamede Huawei'in İran ile yapılan gümrük işlemlerinde HSBC de dahil olmak üzere dört büyük bankayı dolandırdığı ve elbetteki bunun uluslararası yaptırımları ihlal etmek olduğu ve bunu, Skycom adlı bir bağlı kuruluş üzerinden yaptığı yer almaktadır. Skycom ile ilişkiniz nedir?
Ren: Bu sorunlar şu an için yasal takipte. Bu tür soruları yanıtlamadan önce bir hüküm verilmesini beklemek zorundayız.
S6: Huawei'in uluslararası yaptırımları ihlal edip etmediğine ilişkin bir sözünüz var mı?
Ren: Bunun için de mahkemelerin karar vermesi gerekiyor.
S7: Geçmişte kızınızın kötü durumu konusunda suçlu hissettiğinizi söylediniz, neden?
Ren: Çocuklarım küçükken yeterince yakınlarında olmadığımı düşünüyorum. Zamanımın çoğunu çalışarak geçirdim.
S8: Bir baba olarak suçlu hissettiğinizi söylediniz, neden?
Ren: Çocuklarım daha çok küçükken orduya katıldım ve yılın 11 ayı evde değildim. Evde olduğum bir ay süresince de okulları vardı ve ödevlerini yapıyorlardı. Onlarla çok fazla zaman geçirmedim. Eğitimlerinden ve yetiştirilmelerinden temel olarak anneleri sorumluydu. Çok yakın değildik.
Huawei'e başladıktan sonra şirketin varlığını sürdürmesini sağlamak oldukça güçtü. Günün 16 saatini ofiste ya da diğer iş faaliyetlerinde çalışarak geçirmek zorunda kalıyordum. Bu, çocuklarım büyürken ve okula giderken onlarla ilgilenemediğim anlamına geliyordu. Bu açıdan eksik kaldım.
S9: Temelinde yalnızca bir CEO olarak CFO'nuzu kaybetme olasılığınız değil aynı zamanda da kızınızın ABD'ye iadesi ve olası hapis cezası ile karşı karşıya olmak da sizin için zor olmalı. Hem CEO hem de baba olarak her iki rolü üstlenmek nasıl hissettiriyor?
Ren: Gerçekten iyi olduğumu düşünüyorum. Çünkü inanıyorum ki hukuk sistemi gerçeklere ve kanıtlara saygı gösterecek ve mahkemeler açıklık, adalet ve adillik ilkelerine bağlı kalacak. Mahkemelerin kararını bekliyorum. Bir dizi olgun sürece ve sisteme dayalı olarak iş yaptığımız için, bu durum şirketin çalışmasını hiçbir şekilde etkilemeyecek. Hiçbir birey, tüm şirketin çalışmalarını etkileyemez.
S10: Önceden söylediğiniz şeye, yani kızınızın tutuklanmasının politik bir alt yapısının olduğuna geri dönmek istiyorum. Çin ve ABD arasında bir ticari savaş olasılığının mevcut olduğu, ticari müzakerelerin ortasında gerçekleşen tutuklanmasının zamanlaması düşünüldüğünde sizin, şirketinizin ya da kızınızın bir araç olarak kullanıldığını düşünüp düşünmediğinizi merak ediyorum.
Ren: Hem Çin hem de ABD büyük güçler, tıpkı iki devasa yıkı güllesi gibi. Huawei daha çok küçük bir domates gibi. Bu ikisi çarpışmak isterse, biz nasıl olur da yollarına çıkabiliriz? Bu hiçbir şekilde mümkün değil. Ayrıca bu şekilde davranmaya çalışmak hiçbir değer oluşturmayacaktır. Meng Wanzhou, bu denklemde değerli bir araç değil. Davasının, Çin-ABD ticari savaşı ile pek de bir ilgisi olmadığını söyleyebilirim. Bu iki ülkenin ilişkilerini siyaset, yasalar ve kurumlar aracılığıyla düzenlemeleri gerekmektedir. Bizim gibi bireyler, bu türdeki meselelerde büyük bir rol oynamazlar.
Bu süreçte Çin-ABD ticari savaşı daha da kızışmışken Huawei, Ocak 2019'da geçen yılın aynı ayında elde edilenden çok daha yüksek bir büyüme gerçekleştirdi. Bu nedenle ticari savaşın bizim üzerimizde çok fazla etkisi olmadı. Ayrıca Huawei'in de ticari savaş üzerinde etkiye sahip olma olasılığı da herhangi bir şekilde mümkün değildir.
S11: Söylenene göre Başkan Trump, kızınızın adına sürece müdahil olmayı düşündüğünü ifade etmiştir ve çoğu insan bunun, daha büyük bir ticari anlaşmanın bir parçası olduğuna inanmaktadır. Başkan Trump'tan bunları duyduğunuzda tepkiniz ne oldu?
Ren: Bu konuda bir tepkim olmadı. Başkan Trump, düşüncelerini tweet'lemeyi seviyor. Kendisi açık sözlü bir başkan. Ancak yine de Meng Wanzhou'nun durumunun hukuk tarafından ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Trump harika bir başkan. Bu kadar kısa bir sürede ABD vergilerinde kesinti yapabildi. Özellikle demokratik bir ülkede bunu yapmak güçtür. Tüm demokratik ülkeler müzakere ile çözüm bulur: İnsanlar oy birliğine varmak için uzun süre müzakere edip tartışırlar. ABD vergileri düşürüldü ve oldukça hızlı bir şekilde oy birliğine varıp bunu yasalaştırdılar. Bu, önümüzdeki yüz yıl için ABD ekonomisi açısından iyi olacaktır. Vergi oranları daha düşük olduğunda şirketler üzerinde daha az yük olur, bu sayede şirketler daha hızlı büyüyebilir. Bu, hızlı büyüme dönemi için toplumu hazırlayacaktır. Başkan Trump'ın [vergilere ilişkin] yaklaşımı harika bir insiyatiftir.
Çok uzun zamandır Çin'in de vergi indirimi yapması gerektiğini söylüyorum. Bu, şirketlerin nefes almasını sağlar ve böylelikle şirketler, güçlerini toplayıp daha fazla rekabet oluşturabilir. Çin'de vergi indirimleri göreceli olarak yavaş. Ülkenin ağır bir yükü var. Çin'deki birçok bölge hâlâ yoksul. Ülkenin, bunu çözmeye yardımcı olmak için oldukça fazla paraya ihtiyacı var, bu yüzden vergilerin tümünü tek seferde değil, azar azar indirebilir. Bu nedenle Başkan Trump'ın bu konuda yaptığı şey oldukça iyi bir hareket.
Ancak söylemek istediğim başka bir şey daha var. Başkan Trump diğer ülkelere ve şirketlere göz dağı vermeye ve rastgele kişileri yakalatmaya devam ederse bu, yatırımcıları korkutur. Peki sonrasında kaybedilen vergi gelirini neyle telafi edecekler?
Yatırımı teşvik etmek için vergi indirimleri yaptılar. Yeni yatırımcılardan gelen vergi gelirleri, bu boşluğu doldurmaya ve ABD'nin ilerlemeye devam etmesine yardımcı olabilir. ABD'nin politikalarını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Kurumlar açısından daha dostane olmalı. Olmazsa risk olduğu için hiç kimse yatırım yapmak istemez. Bunun, bir etkisi vardır. Bu sorunun çözülmesi, ABD'nin denizaşırı imajı için de önemlidir.
S12: Başkan Trump'ın, kızınızın durumuna müdahil olacağını umuyor musunuz?
Ren: Bu konuda bilgim yok çünkü kendisini tanımıyorum. Kendisiyle hiç iletişim kurmadım, bu yüzden gerçekten bu konuya ilişkin herhangi bir yorumda bulunacak pozisyonda değilim. Arkadaşım olsaydı kendisini tam olarak anlayabilirdim. İşin aslı kendisini sadece tweet'lerinden ve konuşmalarından tanıyorum. Yakın zaman önceki yıllık ulusa sesleniş konuşmasında birkaç iyi noktaya değindiğini düşünüyorum. Konuşma metnini okudum; iyiydi.
S13: Başkan Trump hakkında oldukça pozitif konuşuyorsunuz, ancak şirketinizin ABD'de herhangi bir iş yapmasını yasaklayan bir kararname yayınlama olasılığı var. Bu ikisini nasıl bağdaştırıyorsunuz?
Ren: Dürüst olmak gerekirse geçtiğimiz yıllarda ABD'de çok fazla iş yapmadık, ancak bu ülkeden de asla vazgeçmedik. Denemeye devam ediyoruz ve bu nedenle ABD'ye saygı duyuyoruz. Satış yapmamıza izin vermezlerse biz de satış yapmayız.
Ancak bazı ABD siyasetçileri, Huawei'in bir güvenlik tehdidi olduğunu söylüyorlar. Ülkede neredeyse hiç ekipmanımız yok, bu durumda nasıl bir güvenlik tehdidi oluşturabiliriz? ABD, Huawei olmadan güvenliyse belki de dünya genelindeki diğer ülkeleri ikna etmek için de bunu kullanabilirler. Peki ABD ağları gerçekten güvenli mi? Bilgileri güvende mi?
Huawei orada değilken bile güvenliği yönetemiyorlarsa, ABD'nin sadece bizi uzak tutarak kendisini güvende tutabileceğine inanmak yanlıştır. Her ülkenin ve her müşterinin bizimle çalışmayı ya da çalışmamayı seçme hakkı vardır. Piyasa ekonomisinde iş yapıyoruz ve bunu kabul edebiliriz. Ürünlerimizi, dünya genelinde birçok ülkede satıyoruz ve operatörlerin çoğu ürünlerimizi satın almıyor. Bu demek olmuyor ki bu durum onlardan kaynaklı. Birinden satın almamaya ilişkin birçok neden vardır ve Huawei'in her bir pazarı alabilmesinin bir yolu yoktur. Dışarıda her yerde pazar mevcut, ancak bunların tümüne hizmet verecek yeterlilikte ürüne sahip değiliz. ABD'nin bizi yasaklaması durumunda bu, ABD yasalarının bizim orada satış yapmamıza izin vermediği anlamına gelir. Ve durum bu olursa orada satış yapmayız. Hepsi bu.
Ancak diğer şirketler ABD pazarına girebilir, bu da yine ABD ekonomisi için iyidir. [ABD'nin] yeni vergi politikasının harika olduğuna inanıyorum. Başarması çok zor, ancak ABD başardı. Bu, diğer ülkelerde zor. Vergi indirimlerini; harcamalar, sosyal güvenlik ağı ve bu gibi şeyler dahil diğer faktörlerle dengelemek zorundasınız. Ancak ABD bunun gerçekleşmesini sağladı. Harika bir millet.
S14: Burada büyük sorundan bahsettiniz yani ABD hükümeti ve güvenlik teşkilatlarının, sizin Çin istihbaratının arka kapısı olduğunuza inanmalarından. Bunu net bir şekilde yalanlayabilir misiniz?
Ren: Önceki röportajlarda ifade ettiğim gibi bunu kesinlikle yapmıyoruz ve bunun gibi bir şeyi asla yapmayacağız. Birincisi herhangi bir casusluk faaliyetinde asla bulunmadık ve çalışanlarımızın da bu türde davranışlarda bulunmalarına asla izin vermeyiz. İkincisi donanımlarımıza arka kapılar yüklemedik ve asla yüklemeyeceğiz.
Bazıları peki ya Çin yasaları arka kapılar yüklemenizi gerekli kılarsa diye soruyorlar. Net bir şekilde reddederim. Kesinlikle arka kapılar yüklememize ilişkin hiçbir talebi yanıtlamayacağım.
16 Şubat 2019 tarihindeki Münih Güvenlik Konferansı'nda Çin Komünist Partisi (CPC) Siyasi Bürosu Merkez Komitesi'nin üyesi ve CPC Merkez Komitesi Yabancılarla İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü Yang Jiechi açık bir şekilde belirtmiştir:
Birincisi: Çin yasaları şirketlerin arka kapılar yüklemesini gerekli kılmamaktadır.
İkincisi: Çin hükümeti her zaman için Çinli şirketlerin her zaman için uluslararası kurallara ve iş yaptıkları ülkelerin yasaları ile yönetmeliklerine uymalarını gerekli kılmaktadır.
Çin hükümeti kendisini açıkça ifade etmiş ve ben de kendimi açıkça ifade ettim. Mesajımız aynı: Hiçbir arka kapı yok.
Huawei, geçtiğimiz 30 yıl süresince 170'in üzerinde ülke ve bölgedeki üç milyar insana hizmet sunmuştur. Şimdiye kadarki otuz yıl süresince, siber güvenlikte olağanüstü bir iz kaydı sürdürdük ve bu, donanımlarımızda arka kapılar olmadığı gerçeğinin ispatıdır. Ve önümüzdeki 30 yıl süresince de bu böyle kalacaktır. Bu konuda samimiyiz.
Buradan açık bir şekilde ifade edebilirim: Şimdiye kadar hiç kimse bize bunu yapmamızın talimatını vermedi ve kimse de vermeyecek. Kendimizi oldukça açık şekilde ifade ettik ve Çin hükümeti de Münih Güvenlik Konferansı'nda bunu tekrar etti.
S15: Size gelseler bile Çin hükümetinden bu tür bir talimat asla almayacağınızı söylediniz? Bu işinize son verilmesine neden olmaz mıydı? Çin hükümetine nasıl hayır diyebilirsiniz?
Ren: Az önce söylediğim gibi Çin Komünist Partisi Siyasi Bürosu Merkez Komitesi'nin üyesi Yang Jiechi, Münik Güvenlik Konferansı'nda açık bir şekilde Çin yasalarında bu tür gereklilikler olmadığını ifade etmiştir.
Kendisi, Çin Toplum Partisi'nin üst düzey bir görevlisidir ve Çin hükümeti adına konuşmaktadır. Bu yüzden ben "hayır" dediğimde bu, devletin gerektirdikleriyle aynı doğrultudadır. Herhangi bir güvenlik sorunu mevcut değildir.
S16: Mevcut genel başkanınız, Huawei'in yalan söylemekle, adil olmamakla ve ahlaki olmayan zorbalıkla suçlandığını söyledi. ABD'nin mevcut durumda Huawei'e zorbalık yaptığını düşünüyor musunuz?
Ren: Bir ülkenin, bir şirketi sorgulamasının normal olduğunu düşünüyorum. Ancak bunun, yasal takip ve ABD hukuk sistemi aracılığıyla yapılması gerekir. Kimin haklı ve kimin haksız olduğunu belirlemek için açık ve adil bir sürece ihtiyacımız var.
Geçtiğimiz 30 yıl süresince ABD'de çok sayıda hukuk davasının içinde yer aldık ve bunların hiçbirini kaybetmedik. Bu durum bile en azından Huawei'in bu açıdan oldukça iyi iş çıkardığını göstermektedir.
Bu gibi sorunları çözmek için mahkemeleri kullanabilirsek Genel Başkanımızın doğru söylemiş olduğunu kanıtlayacağımızı düşünüyorum. ABD, hukuk kurallarını uygulayan bir ülke olduğu için yasal takibin işini yapmasına izin vermemiz gerekir.
S17: ABD'nin Huawei'in işine son vermeye çalıştığını düşünüyor musunuz?
Ren: Huawei iş faaliyetlerine son mu verecek? Hiç sanmıyorum. Biz yaşam doluyuz. ABD'den gelen baskının gerçekten bizi daha fazla motive etmesi ve daha sıkı çalışmamızı sağlaması olasıdır.
Zamanında biri şöyle demişti; "Bir kaleyi yıkmanın en kolay yolu, kaleye içerden saldırmaktır." Dışarıdan gelen baskının kaleyi sadece daha da tümleşik, sağlam ve etkili hale getireceğini söylemek isterim. Peki nasıl çökebilir?
Müşterilerimizin çoğu, yirmi yıldan uzun süredir bizimle çalışıyor. Huawei'i ve bizi nelerin motive ettiğini en iyi onlar biliyor. Tüketiciler kendi kararlarını verirler ve sadece birileri öyle söyledi diye bir şeyi satın almaya ya da almamaya karar vermeyeceklerdir. Varlığımızı sürdürmeye ve ilerlemeye devam edeceğimiz konusunda kendimizden eminiz. Bunun, bizim üzerimizde büyük bir etkisi olmayacak.
S18: Bunu soruyorum çünkü geçen hafta hem Başkan Yardımcısı Pence hem de Sekreter Pompeo Avrupa'daydı; 5G teknolojisini tanıttıkları için ABD müttefiklerini Huawei'i kullanmamaları konusunda ikna etmeye çalıştılar. Münih Güvenlik Konferansı'nda Başkan Yardımcısı Pence şu sözleri söyledi; "Müttefiklerimiz Doğu'ya bağımlı olarak büyürse Batı'nın savunmasını sağlayamayız." Bunu bir tehdit olarak görüyor musunuz?
Ren: Öncelikle kendilerine teşekkür ediyorum. Her ikisi de ülkeleri için harika görevler üstlenmiş durumdalar. Mike Pence'in mal beyanını gördüm. Kişisel yatırım hesabında yaklaşık 15.000 ABD doları ve iki çocuğunun eğitimi için 15.000 ABD doları var. Bir hükümet görevlisi olarak siyaset ve idealleri için mücadele veriyor. Benim fikrime göre bu kendisini harika biri yapar. Mike Pompeo da Harvard Üniversitesi siyasi bilimler doktorası olan harika bir adam.
Huawei'in 5G teknolojisini dünya genelinde tanıtıyorlar. Öncesinde hiç kimse gerçekten 5G'nin ne için olduğunu bilmiyordu. Şimdi ise tüm dünya 5G'yi biliyor ve daha yakından baktıklarında yalnızca Huawei'in en iyi 5G teknolojisini sunduğunu anlıyorlar. Yalnızca bizim 5G teknolojimiz dünyanın en iyisi. Bu, etkimizi artırmaya yardımcı olmuştur. Daha fazla sözleşme ile karşılaşıyoruz, daha azıyla değil. Ve Avrupa dahil bu sözleşmeleri önceden olmadığı kadar hızlı bir şekilde imzalıyoruz.
Bu nedenle adımızı orada, ücretsiz olarak duyurdukları için kendilerine teşekkür etmem gerektiğini söyledim. Bu yüzden kendilerine oldukça müteşekkirim. Lütfen kendilerine teşekkürlerimi iletin.
S19: Bu sözlerde biraz iğneleme var.
Ren: Hayır, hiç iğneleyici değilim. Huawei bir şirket ve ABD de büyük bir ulus. ABD ve ABD'nin üst düzey yetkilileri ile yaşadığımız çakışma adımızın orada duyulmasını sağlamaya yardımcı oldu.
S20: Röportajımızı izleyeceklerinden ve durumun biraz böyle olabileceği yorumunu getirebileceklerinden eminim. Avrupa'daki müttefiklere kabullendirmeye çalıştıkları meselelerden biri, Huawei 5G'nin askeri teknoloji ile yakından ilişkili olduğudur. ABD, Huawei teknolojisini kullanmaya devam etmeleri durumunda bazı Avrupa ülkelerine ABD birliklerini göndermeyi yeniden gözden geçirebileceklerini ifade ediyor gibi görünüyor. Bu duruma olan tepkiniz nedir?
Ren: Başlangıç olarak 5G'yi askeri kontrol için bir tür donanım olarak görüyor gibiler. 5G bir atom bombası değil. Atom bombaları insanlara zarar verir ve güvenlik sorunlarına neden olur, ancak 5G insanlara faydalar sağlar ve bizlere bilgi kanalları ve hatları sunar. Bu kanallar ve hatlar, operatörler ve hükümetler tarafından kontrol edilir. Biz yalnızca donanımı sağlıyoruz, tıpkı su boruları ve tıpalar gibi. Bunlar, güvenlik için büyük bir tehdit olmayacaktır. Tüm bu abartılı söylemlerin sonrasında insanlar nihai olarak sakinleşecek ve donanımımızın gerçekten nasıl bir şey olduğunu görecekler. Avrupa'nın kendi değerlendirmesini yapacağını düşünüyoruz. Hiçbir iğnelemede bulunmuyorum. Medyada asla bunun aksini de söylemedim. Bizim için yaptıkları tanıtımı görmekten mutluluk duyuyoruz. İşin aslı, çoğu ülke Huawei'i çok fazla ciddiye almıyor, hatta kim olduğumuzu bile bilmiyor. Bu tanıtım Huawei olarak profilimizi yükseltmemize ve pazarlarımızı genişletmemize yardımcı olmuştur. Giderek daha hızlı sözleşme imzalıyoruz. Son olaylar nedeniyle Ocak ayındaki tüketici ürünlerimizin satışları %68 oranında yükseldi. Bu yüzden bu durumunda bizim için büyük bir kriz olmayacağını ve bizi büyük ölçüde etkilemeyeceğini düşünüyorum.
Batılı ülkeler Huawei'in Batı için bir tehdit oluşturduğunu söylemeden önce Huawei'in topluma sunduğu katkıları düşünmeleri gerekir. Öncelikle 170 ülkede ve bölgede üç milyar insana servis sunuyoruz ve yoksul ülkelerde bilgi ve eğitim fırsatlarına erişim sunmak gibi dijital dünyayı birbirine bağlama noktasında büyük katkılar sunduk. Çin, ağ geliştirme açısından çoğu ülkeden ileri konumda ve Çin, yoksullukta artık azalma yaşıyor. Bunun nedeni insanların bilgiye, yeni teknolojilere, yeni işlere ve yeni satış tekniklerine erişime sahip olmalarıdır. İnsanlığa fayda sağlıyoruz; toplum için bir tehdit değiliz ve toplumun zarar görmesine asla neden olmayız.
İkincisi 80.000'in üzerinde patentimiz var. Bunlar, dijital toplum temelinin kurulmasına olan katkılarımızdır. Bu temel patentlerin 11.500'den fazlası, bize yasal haklar sunan ABD hükümeti tarafından verilmiştir. ABD'nin bilgi geliştirme sürecinde büyük katkı sahibiyiz, tehdit değiliz.
Arka kapı sorusuna gelince donanımlarımızın kesinlikle hiçbirinde arka kapılar olmadığını birçok defa açıkça ifade ettim. Böyle bir riski asla almayız ve yapmamamız gereken hiçbir şeyi yapmayız.
S21: Herhangi bir yolla, şekilde ya da biçimde Çin hükümetine bugüne kadar yerel, ülke içi müşteriler olsa bile istemcileriniz, müşterileriniz ile ilişkili herhangi bir bilgi verdiniz mi?
Ren: Geçtiğimiz 30 yıl süresince Huawei asla bunu yapmadı. Ve gelecekte de bunu yapmayacağımıza inanıyorum.
S22: Huawei'in bilgisi dışında bir arka kapısının olması olası mıdır?
Ren: Bu imkansız. En üstten en alta kadar birimlerimizin tamamı, arka kapılara izin verilmediği vurgusunu yapmaktadır. Huawei donanımlarında hiçbir arka kapı bulunmamaktadır. Herhangi bir arka kapı mevcut olsaydı ABD, oldukça gelişmiş teknolojilere sahip olduğu için bunları çok öncesinde keşfederdi.
S23: ABD'nin yaptığı uyarılara rağmen Birleşik Krallık'tan istihbarat kurumları, riski ortadan kaldırabileceklerini ve 5G'yi piyasaya sürdüklerinde Huawei ile iş yapmaya devam etmek istediklerini ifade etti ve Yeni Zelanda da sizinle geçmişte yasakladıkları sözleşmeyi değerlendireceklerini söyledi. Bunları ABD'den gelen suçlamaların doğrulanması olarak görüyor musunuz?
Ren: Hiç sanmıyorum. Bence ABD herkese bazı sorunlar olabileceğini ve bunları değerlendirmeleri gerektiğini hatırlatıyor. Kaynak kodumuzun Birleşik Krallık hükümetinin incelemesine tabi olduğu Birleşik Krallık'ta bir siber güvenlik değerlendirme merkezi kurduk. Birleşik Krallık ile kurduğumuz 10 yıllık iş ortaklığımız sırasında hiçbir zaman bir güvenlik olayı yaşanmadı. Huawei oldukça güçlü "duvarlar" inşa etti. Dünyanın en iyi savunma kapasitesine sahibiz. ABD'li bir şirket olan Cigital, bir değerlendirme yaptı ve bunun sonucunda sistemlerimizin, saldırı önleme açısından en güçlü sistemler olduğunu belirtti. Birleşik Krallık hükümeti, yazılımımızı ayrıntılı bir şekilde kontrol ettiğinde kodun, kendi standartlarında olmadığını belirlediler. Peki durum neden buydu? Çünkü 30 yıl önce küçük bir şirkettik. Geçmişte yazdığımız kod, günümüzün standartlarında değildi. Şimdi Birleşik Krallık'taki canlı ağlarımızda çalışan kodumuz üzerinde iyileştirmeler yapmamız ve gelecek 30 yıl için tasarlanmış yeni yazılım standartlarını kullanarak ağları yeniden yapılandırmamız isteniyor. Bu nedenle bu ağlardaki kaynak kodumuzu iyileştirmek için 2 milyar dolar harcamaya karar verdik. Birleşik Krallık, Huawei ile ilişkili sorunun yönetilebilir olduğu sonucuna vardı çünkü on yıllık bir iş ortaklığımız vardı. Birleşik Krallık kararını verdi: İnsanlar Huawei ile ilişkili bazı sorunlar olabileceğini, ancak bunların yönetilebilir olduğunu ifade ediyorlar.
İleriye doğru yol aldıkça, teknoloji yalnızca daha hızlı gelişecek ve bilgi trafiği artacak, bu da büyük kapasiteli ekipmana ihtiyaç doğuracak. Bu konuda temkinli olmaya devam edeceğiz. Geçmişte 100.000 kullanıcıya hizmet veren donanımı barındırmak için bir binanın bir katı gerekli olurdu. Şimdi ise milyonlarca kullanıcıya hizmet veren donanımı barındırmak için bunun gibi çok daha küçük alanlar yeterli olacaktır. Ayrıca ağ teknolojilerinden kaynaklı güvenlik olayları ya da arızaları konusunda da endişeliyiz. Küçük bir olayın etkisi devasa olabilir, neyse ki henüz hiçbir olay yaşanmadı.
Yakın zaman önce birçok ülkede bazı şirketlerin ağlarında kesintiler yaşandı. Bu şirketlerin sert suçlamaları hak ettiklerini düşünmüyorum. Bununla birlikte olan şeyi kabullenmeleri ve iyileştirmeler yapmaları gerekiyor. Huawei dahil hiçbir tek şirket, ağ alanında her zaman başarılı olmayacaktır. Ancak ağ sorunlarını önlemek ve bunların üstesinden gelmek için iyi tasarlanmış, yerleşik sistemlere sahibiz. Siber güvenlik ve bilgi güvenliği iki farklı şeydir. Ağ hatları ve bu hatlardan nelerin geçtiğine karar veren operatörlere donanım satışı yapıyoruz. Bu, bizim elimizde olan bir şey değil.
S24: Peki CIA direktörü Gina Haspel'in güvenlik ve istihbarat endişeleri nedeniyle asla bir Huawei ürünü kullanmayacağını söylediğini; NSA direktörünün de ürünlerinizi kullanmayacağını ifade ettiğini ve CIA'nın eski direktörü Michael Hayden'in kendisini, Huawei'in Çin için casusluk yaptığı konusunda ikna etmek için yeterli kanıtının olduğunu belirttiğini duyduğunuzda tepkiniz ne olurdu?
Ren: Bu insanlar donanımlarımızı doğrudan kullanmıyor olabilirler. Ancak ABD hükümeti, her yıl BT donanımına 85 milyar ABD doları harcamakta ve bu donanımın oluşturulmasında sayısız Huawei patenti kullanılmaktadır. Huawei, BT'nin geliştirilmesinde büyük katkı sahibidir ve BT açısından ilk sırada gelen şirketlerden biri olabiliriz. 5G dünya genelinde yaygın olarak kullanılacak ve kaynaklarından bağımsız olarak 5G ürünleri, Huawei'in katkıları temel alınarak üretilmektedir.
Bazı müşterilerin ürünlerimizi kullanmayacaklarını söylemelerinin anlaşılabilir olduğunu düşünüyoruz. Dünya büyük. Herkesten ürünlerimizi kullanmalarını bekleyemeyiz, zaten herkese hizmet sunma kapasitesine de sahip değiliz. Fikirleri anlaşılabilirdir ve bu insanların bize ilişkin farklı görüşleri olduğunu kabul ediyoruz. Sadece bunu yapma fırsatının mevcut olduğu yerlerde müşterilere hizmet sunmak için çabalıyoruz ve reddedildiğimiz yerlerde de geri çekiliyoruz.
S25: Her ne kadar reddetseniz de Çin'in size herhangi bir müşterinin bilgilerine erişmek için arka kapı kullanmanız konusunda yaklaşıp yaklaşmadığına, hayır demiş olacağına ya da hayır deme şansınız olacağına inanmayı güç bulabilirler.
Ren: Çin'in üst düzey bir hükümet yetkilisi, son Münih Güvenlik Konferansı'nda bir beyanda bulundu. ABD'li bu siyasetçiler, Çin hükümetinin söylediklerine güvenmeliler. İddia edilen suçlar için kanıt olarak varsayımların kullanılması yanlıştır. Kanıtın gerçek şeyler olması gerekir. Bir kişinin, bu endişelerin dışında Huawei ürünlerini kullanmayı reddetmesi doğaldır. Bu, bir alışveriş merkezinde kıyafet seçmekten gerçekte çok da farklı değildir. Buradaki kıyafetlerin tümünü beğenmeyeceksiniz ve beğenmezseniz bunları satın almazsınız.
S26: Aslına bakarsanız Başkan Trump da istihbarat komitesi tarafından kendisine sunulan istihbarata her zaman inanmadığını biliyoruz. Şu an için bu istihbarat danışmanlarının Huawei hakkında kendisine söylenenleri çürütmek için Başkan Trump'a söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?
Ren: Herşeyden önce Huawei'in finansal raporları, ABD'li bir şirket olan KPMG tarafından denetlenmiştir ve geçtiğimiz on yıllarca durum bu olmuştur. Bu denetim raporları, çevrimiçi olarak ulaşılabilirdir ve Huawei'in finans ve yönetim ile ilişkili sorunlarını ortaya koymaktadır.
İkincisi Huawei, 300'ün üzerinde standart kuruluşunun bir üyesidir ve on binlerce öneri göndermiştir. Bu üyelikler ve gönderiler, neler yaptığımızın ve bu kuruluşlara sunduğumuz katkıların ispatıdır. Sayın Trump'ın Huawei'in nasıl bir şirket olduğunu bana sorması gerekmez. Yalnızca ABD'deki büyük şirketlerle ve bilim insanlarıyla konuşması yeterli. Kendileri, onlarca yıldır Huawei ile birlikte iş yaptıkları için ABD'li siyasetçilerden daha fazla bilgi sahibidirler. Bu, Huawei hakkında doğru hükümlerde bulunmak için doğru örneklerin bulunmasının en iyi yoludur. Hatta Sayın Trump, Huawei'in rakiplerini bir fincan kahve için davet edebilir ve Huawei hakkında düşündüklerini öğrenebilir. Huawei açık bir kitap gibidir ve açık bir kitap olmak kolay bir iş değildir.
S27: Ancak geçmişte bir rakibiniz sizi, fikri mülkiyet ve özellikle T-Mobile olmak üzere teknoloji hırsızlığıyla suçlamıştı. Sizi Tappy adlı robotlarının bir kolunu çalmakla suçladıklarında şirketle hukuk davası konusunda anlaşmaya vardınız. Bunun birkaç aracının işi olduğunu söylediniz, ancak FBI'ın bulduğu kanıtlar vardı, şirketin çalınan fikri mülkiyeti ödüllendirdiğini ima eden şirket içi bir e-posta buldular. Durum bu muydu?
Ren: Herhangi bir yanlış davranışı ödüllendirmediğimizi ve ödüllendirmeyeceğimizi oldukça açık bir şekilde ifade ettik. Bu türde bir davranışta bulunan herkese disiplin cezası veririz. T-Mobile ve San Diego vakaları halihazırda yasal takipte, bu yüzden mahkemelerin kararlarını beklememiz gerekiyor.
S28: Gelin tamamen açık olalım. Rakiplerden fikri mülkiyet çalan çalışanların ödüllendirildiğine ilişkin bilgiler içeren şirket için bir e-postayı hiçbir zaman onaylamadınız mı?
Ren: Bunu yapan çalışanlara kesinlikle disiplin cezaları veririz. Bu tür bir yanlış davranışta bulunan tüm çalışanlarla ilgilenilmelidir. Bu tür bir davranış cezalandırılmadan kalırsa şirketimiz, bu dünyadaki varlığını sürdüremez.
Huawei büyük bir şirket. 180 binden fazla çalışanımız var ve satış gelirimiz 100 milyar ABD dolarının üzerinde. Yanlış davranışa göz yumsaydık önümüze, sadece bir ya da iki hukuk davası değil çok daha fazla sorun çıkardı. Kapılarımızı açık tutamazdık. Bu nedenle bu türdeki davranışları asla ödüllendirmeyiz. İmkanı yok.
Fikri mülkiyet konusuna çok saygı duyuyoruz. Çin hükümetine, fikri mülkiyet haklarına ilişkin korumasını güçlendirmesi konusunda baskı yapıyoruz; Çin'in bu hakları korumaya devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çin yalnızca diğer mülkiyet haklarını koruduğu aynı yolla fikri mülkiyet haklarını da korursa yenilikçi bir ülke olabilir.
ABD sadece 200 yılda dünyanın en güçlü ulusu haline geldi. Bu, fikri mülkiyet haklarının güçlü bir şekilde korunması sayesindedir. Bunun için ABD'ye saygı duymalı ve kendilerinden ders almalıyız.
S29: Ve siz de hızlı bir şekilde ayak uydurup yetiştiniz; şu anda ikinci en büyük ekonomisiniz. Huawei'in ölçeği ve boyutu oldukça etkileyici, 170 ülkede varsınız ve özel mülkiyetli bir şirketsiniz. Şu an için ya da geçmişte Çin hükümetinden herhangi bir destekleme aldınız mı veya bu tür bir ödeneğe bağımlı oldunuz mu?
Ren: Huawei, bilimsel araştırmayı destekleyen birkaçı dışında Çin hükümetinden destekleme almamaktadır. Bunlar açık bir şekilde yıllık KPMG denetim raporunda listelenmiştir. Ekseriyetle hükümet desteklemelerinden herhangi birini kabul etmeyiz. Temel araştırma, ulusal standartlarda araştırma projeleri ya da ülkenin üzerinde çalıştığı diğer şeyler için bazılarını kabul etmekteyiz, ancak bunlar sayıca oldukça azdır. Tekrar ediyorum, bunları finansal raporda görebilirsiniz. Ayrıca temel araştırmalar için Avrupa hükümetlerinden de birkaç destekleme aldık.
S30: Rakipleriniz için eşit şartlarda rekabet etme şansının olmadığı ve aslında rakipleri değilken Huawei'in, Çin'in 5G ağ sözleşmelerinin en az üçte birini garantilediği iddia ediliyor. Size göre bu adil mi?
Ren: Hiç kimse böyle bir pazar payını garanti edemez. Tüm şirketlerin bunun için rekabet etmesi gerekir.
S31: Neden olmasın? Merak ediyorum, gelin bu konudan devam edelim. Huawei ve ZTE neden karşılaştırılmamalı?
Ren: Çünkü Huawei ve ZTE tamamen farklı şirketlerdir. ZTE hakkında çok fazla bilgim yok. Neden herkes her zaman Huawei ve ZTE'yi birlikte değerlendiriyor? Gerçekten nasıl bir şirket olduklarını bilmiyorum. Aslında biz daha çok Ericsson ve Nokia ile daha bağlantılıyız. Bir şirketin pazar payı rekabet ile belirlenir ve Çin'in dışındaki pazar payımız, Çin'in içindekinden daha büyük. Çoğunlukla denizaşırı işimize odaklandık.
S32: Şu an için Çin'de rakipler için eşit şartlarda rekabet olduğunu düşünüyor musunuz?
Ren: En iyi ürünleri kimin ürettiği temelinde rekabet ettiğimizi düşünüyorum. Geçmiş, bunu kanıtlayacaktır. Çin 1980'lerde reform ve açılma politikasını uygulamaya başladığında Çin pazarındaki neredeyse tüm ürünler yabancı şirketlerdendi. Artık insanların ürünlerini nereden alacaklarının kararını vermek hükümetin işi değil. Bugün tedariğin tümü, piyasa ekonomisi kurallarını uyguluyor. İhaleler açık ve adil şekilde değerlendiriliyor. Burada ülke içi satıcılar için herhangi bir özel muamele olduğunu düşünmüyorum.
S33: Bunun Başkan Xi'nin desteklediği politika olduğunu düşünüyor musunuz?
Ren: Çin'in politikasında daha fazla açıklığı savunduğunu düşünüyorum. Çin Uluslararası İthalat Fuarı'nda Başkan Xi Jinping'in açıklamalarından bazılarını duymuş olabilirsiniz. Çin'in finans sektöründe yabancı sermayeye izin vereceğini, önümüzdeki beş yıl süresince otomobil sektöründe kademeli olarak tarifeleri düşüreceğini, tamamı yabancı mülkiyetindeki otomobil şirketlerini onaylayacağını ve tüm üretim sektörlerine açılacağını ifade etmiştir. Bizim de hem Çinli hem de yabancı şirketler için tam olarak aynı politikalarımız olacak. Fuar, Çin'in politikasındaki açılmanın iyi bir örneğidir.
Geçen Aralık ayında, Çin'deki reform ve açılmanın 40. yıl dönümü kutlamaları sırasında ülke, özel şirketlere daha fazla saygı göstermiştir, bu sayede şirketler daha adil muamele görebilecek. Geçtiğimiz otuz yıl içinde yabancı şirketlere "VIP" olarak, devlet mülkiyetindeki kuruluşlara "oğullar" olarak, özel şirketlere ise "yeğenler" olarak davranıldı. Sizden daha da önemsiz konumdaydık. Yabancı şirketlerle aynı konumda olabilmeyi dilerdim. Ancak yabancı şirketlere odaklanmak aslında Çin'in yoksulluktan kurtulup büyümesine ve gelişmeye başlamasına yardımcı oldu. Ayrıca yabancı şirketlerin ülkeye gelişi, Çin'in endüstriyel ilerlemesini ve gelişimini teşvik de etti. Çinli şirketler, yabancı muadillerinin ne kadar güçlü olduğunu anladılar ve onlardan çok şey öğrendiler.
Açık olmak, Çin'in geleceğinin anahtarıdır. Ve Çinli şirketler yalnızca reformlar ile başarılı olabilir. Buna kesinlikle inanıyorum. Yabancı şirketleri dışlama fikrini asla desteklemedim. Hatta bazı yabancı şirketler bize zor zamanlar yaşatmaya çalışsa da biz Huawei'de asla onları düşmanlarımız olarak görmedik. Bunun yerine onları, Çince'de kelime anlamıyla iş arkadaşlarımız olan akranlarımız olarak adlandırdık. Onlara kötü davranmadık ve bu sayede müşterilerimizin bize olan saygısını kazandık. Belki de pazar payımız bu nedenle biraz daha yüksektir. Ancak çok fazla pay alırsak kötü hissederdim. Bu denli fazlasını almak için bir neden yok. Pazarın bir kısmını diğerlerine bırakmamız gerekir.
S34: Bu, Başkan Xi ile paylaştığınız bir görüş mü?
Ren: Bu konuları Başkan Xi ile paylaşma fırsatına sahip olmadım. Bunlar, Çin'de yasalara uygun şekilde işler yaparak edindiğimiz deneyimlerimizden gelen düşüncelerimizin bazılarıdır. Görüşlerimizi paylaşma fırsatına sahip olamadım, sahip olsaydım da beni dinlemeyebilirler.
S35: Çünkü Batı'da şirketleri daha bağımsız bırakmanın aksine devlet mülkiyetindeki kuruluşları kontrol etme konusunda daha milliyetçi bir duruş sergilediğine ilişkin bir görüş var. Bunun markanıza, adınıza ve bakış açılarınıza zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
Ren: Fikirlerini daha iyi anlamak için Başkan Xi'nin neler söylediğine bakmamız gerekir. Asya Boao Forumu'nda açılmaya ilişkin birçok politikanın duyurusunu yaptı. Sonrasında geçen yıl Kasım ayında Çin Uluslararası İthalat Fuarı'nda pazarını Batı'ya açmak üzere Çin'in alacağı birçok önlemi duyurdu. Aralık ayında, Çin'deki reform ve açılmanın 40. yıl dönümü kutlamalarında Çin'in devlet mülkiyetindeki kuruluşların reformasyonunu geliştireceğini duyurdu. Bunların tamamı, reformlardan ve açılmadan başka bir şey değil. Bence Çin, dünyaya kapılarını kapatmak yerine daha açık bir hale gelecek. Çin'i bir yabancı olarak gördüğünüz için muhtemelen bunu hissedemeyebilirsiniz. Ancak biz burada doğduk, Çin'de büyüdük, bu yüzden geçtiğimiz 30 yıl süresince atmosferin kademeli olarak nasıl değiştiğini biliyoruz.
Çin açılmaya yeni başladığında 10.000 ABD doları (yaklaşık 80.000 CNY) değerinde bir kredi almamız oldukça zordu. Yapabileceğimiz her şeyi yaptık, ancak yine de ihtiyacımız olan büyüklükte bir kredi alamadık. Sonrasında bunun gibi krediler alabildik ve durumlar kademeleri olarak değişti. Bu yüzden Çin'in devlet mülkiyetindeki kuruluşları merkezine alan bir yol izlemeyeceğini düşünüyorum. Devlet mülkiyetindeki kuruluşların en büyük zayıf noktası verimli olmayışlarıdır, bu da yüksek işletim maliyetlerine yol açmaktadır. Çin henüz eksiksiz bir kaynak vergileri sistemi inşa etmemiştir, bu nedenle devlet mülkiyetindeki kuruluşların kaynakla ilgili bazı endüstrilerde avantajları olabilir. Ancak açık ve serbest ticaret endüstrilerinde devlet mülkiyetindeki kuruluşlar daha fazla baskı ile karşılaşacaktır.
S36: Birçok Amerikalı, şirketinizi ve adınızı henüz yeni yeni duyuyor. Amerika halkının Huawei ve Huawei'in 5G ile birlikte sundukları hakkında neler bilmesini istersiniz?
Ren: Her şeyden önce ABD hükümetine teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Yüksek profilli kampanyaları olmadan çoğu insanın Huawei'in kim olduğuna ilişkin bir fikri olmazdı. Temel olarak ABD'de çok az satış yapıyoruz ve ABD pazarındaki varlığımız çok küçük, bu yüzden tüketiciler Huawei hakkında çok fazla şey bilmiyorlar.
Amerika halkına iletmek istediğimiz mesaj, birlikte çalışıp başarıyı paylaşabileceğimizdir. Bilgi toplumu, sanayi toplumundan farklıdır. Örneğin, bir sanayi toplumunda bir ülke kapılarını kapatıp tamamen kendi başına dikiş makineleri üretebilir. Bunu, diğer ülkelerin yardımı olmadan kendi başlarına yapabilirler. Aynı şey traktörler, arabalar, trenler ve hatta gemiler için de geçerlidir.
Ancak şu anda bir bilgi toplumundayız. Herkesin birlikte çalışması ve parça parça küresel bir ağ inşa etmesi gerekiyor. Hiçbir ülke bunu tek başına yapamaz. Dünya genelindeki tüm ülkelerin, geleceğin toplumunu inşa etmek üzere birlikte çalışması gerekmektedir.
Amerikan halkının yararına olacak hangi katkıları sunabiliriz? Ağlarımız harika, bu yüzden donanımımızın bazıları ABD için uygun olabilir. Ağlarımızı kullanıp kullanmama kararı ABD'nindir. Bunları kullanmamayı seçmeleri durumunda ürünlerimizi diğer pazarlara sunabilir ve ardından daha sonraki bir tarihte ABD'ye geri dönebiliriz. Er ya da geç ABD'ye katkılarımızı sunabileceğiz.
S37: Sizin için iki sorum daha var. Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Bu daha çok kişiliğinizle ilgili. Biyografinizi okudum, ülkedeki en yoksul şehirlerden birinden geldiğinizi, ebeveynlerinizin öğretmen olduğunu ve büyükbabanızın domuz yetiştirdiğini biliyorum. Çok yoksul bir geçmişten gelip ülkedeki en zengin adamlardan biri nasıl oldunuz?
Ren: Çin'in yoksul bir bölgesi olan Guizhou şehrinin uzak, dağlık bir bölgesinde büyüdüm. Ebeveynlerimin her ikisi de okul öğretmeniydi ve ülkemizin refah içinde olabilmesinin tek yolunun kırsal bölgelerdeki çocuklara eğitim vermek olduğuna inandıkları için yaşamlarını kırsalda eğitime adamışlardı.
Çok fazla kardeşim vardı ve ailem finansal açıdan güçlük yaşıyordu. Bizimle çok fazla zaman geçiremiyorlardı, bu yüzden yaramaz çocuklardık. Bize daha fazla özgürlük verdiler ve daha yükseğe çıkmamıza ve özgür olmamıza izin vererek güçlü karakterler olarak yetiştirilmemizi sağladılar. Bugün Çin'deki çoğu çocuk sadece çocuk. Ebeveynlerinin çocuklardan yüksek beklentileri var ve genel olarak insanlar şimdi çok daha iyi durumdalar, bu nedenle çocuklarını aşırı koruma eğilimindeler. Bizim nesil gençken bizi kontrol eden kimse yoktu. Kaygısız bir ortamda büyüdük, bu da benzersiz karakterlerimizi tam anlamıyla geliştirmemizi mümkün kıldı. Çok fazla ders çalışmamış olabiliriz, ancak çok daha az baskı altındaydık.
Büyüdüğümüzde toplumda bir yer edinmek için sıkı çalışmak zorunda olduğumuzu biliyorduk. Biz de tam olarak bunu yaptık.
Neredeyse 50 yıldır her gün her gece sabahın 1'ine kadar ders çalıştım. Birçok kişi, öğrenmeye son verdiğimi düşünüyor, ancak bu doğru değil. Öğrenmeye son verseydim Huawei'i işletemezdim. On yıllarca önce hızla ilerleyen zaman karşısında bir şekilde geride kaldım. Ordudan ayrıldığımda toplumda bilgisayarlar yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştı, ancak ben bilgisayarın ne olduğunu bilmiyordum. Yaklaşık 30 ya da 40 yıl önce arkadaşlarımın çoğu ABD'ye veya Kanada'ya okumaya gitti. Geri dönüp hikâyelerini bizimle paylaştıklarında ve bize süpermarket gibi şeylerden bahsettiklerinde ne konuştukları konusunda hiçbir fikrim yoktu. Süpermarkette sadece istediğin şeyleri raflardan alıyorsun dediler. Bu nasıl işliyordu? Konsepti gerçekten anlamadım.
Bir başka örneğim daha var. Banyonun odaya nasıl eklendiğini anlamamıştık. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Kokmaz mıydı? Bu tür banyoları hayal edemiyordum. Gençken bu şekilde düşünüyordum. O zamanlar Çin, bir şekilde kendisini dünyanın geri kalanına kapatmıştı ve ABD'nin bu kadar gelişmiş olduğunu bilmiyorduk.
ABD'yi daha iyi ne zaman mı tanımaya başladım? Çin'in askeri bir heyeti West Point'i ziyaret etmesi için gönderdiği Kültürel Devrim sırasındaydı. Bunun sonrasında West Point'in yönetim şekli Çin'de gündem oldu. Bu durum ilk defa ufkumu genişletti. Yönetim tarzından oldukça fazla etkilenmiştim. Başlangıçta ABD'li askerlerin yozlaşmış ve dayanıksız olduklarını düşünürdük. Kore savaşı sırasında kahve bile içiyorlardı, ki bizim suyumuz bile yoktu. ABD hakkında öğrendiklerimizin çoğunun yanlış olduğunu anladım.
Kapalı bir çağdan açık bir çağa geçiş yapmamız uzun bir zaman aldı. ABD'ye ilk ziyaretim öncesinde orada her şeyin çok pahalı olacağını ve birçok şeyi karşılayamayabileceğimizi düşünüyordum. Kredi kartlarımız olmadığı için yanımıza çok fazla nakit aldık. ABD'ye vardıktan sonra yanımızda getirdiğimiz nakit paranın tamamını harcamamızın mümkün olmadığını anladık çünkü alacağımız şeyler gerçekten oldukça makul ücretlerdeydi. Bu inanılmazdı. Piyasa ekonomisinin fiyatları bu ölçüde düşürmeye nasıl yardımcı olduğunu anlamadık ve önceden görmediğimiz bir sürü yeni şey gördük.
ABD'deki refah bir yerden alınmamıştı, inşa edilmişti. Bu durum, sayısız olağanüstü insanın sıkı çalışmasına atfedilebilir. Dünya genelinden birçok yetenekli kişi, icatlar yapmak ve refah oluşturmak için ABD'ye geliyordu.
Huawei'in ABD'den öğrenmesi gereken şey nedir? Açık fikirli olmamız ve gelip şirketin büyümesine katkıda bulunmaları konusunda işinde en iyi olanları cezbetmemiz gerekiyor. Şirketin işi benim veya ailem için refah oluşturmak değil. Şirket kârlı olmazsa hiç kimse refaha ulaşamayabilir. Bu, sıkı çalışan birçok insanı bir araya getirmemizi ve Huawei'i bugün olduğu yere kademeli olarak ulaştırmamızı mümkün kıldı.
Yaşamım aslında çok basit. Eşim sık sık beni eleştirip çok fazla arkadaşım ya da hobilerim olmadığını söyler. Hobilerim olduğu cevabını veriyorum: belgeleri okuma ve yazma. Özellikle belgeler üzerinde çalışmaktan keyif alıyorum. 7:30'da kahvaltımı ettikten sonra her sabah işe gelirim. En verimli olduğum zaman 8:00 ve 9:00 arası olduğunu düşünüyorum ve her zaman bu sürede belgeleri incelemeyi ve imzalamayı tercih ederim. Ayrıca 9:00 ile öğlen arasında modum yüksek oluyor ve sıklıkla toplantılara katılıyorum ya da çalışma raporlarını dinliyorum. Öğleden sonraları çok fazla enerjim olmuyor, bu yüzden bir bardak kahve alıp eleştirel yorumlar da dahil düşüncelerini dinlemek için meslektaşlarımla konuşuyorum.
Xinsheng Topluluğu'muzda Huawei ve kendim hakkında çok fazla eleştiriye şahit oldum. Eleştirel bir yorumun mantıklı olduğunu düşündüğümde o kişi ile oturmak ve söyleyeceklerini dinlemek isterim. Eğer bir kişi eleştiride gerçekten iyi ise muhtemelen İK departmanından söz konusu kişinin eleştiride olduğu kadar yaptığı işte de iyi performans gösterip göstermediğini araştırmasını ve öğrenmesini isterim.
Geçtiğimiz birkaç yıl süresince harika işler yaptıysalar ve bazı mükemmel eleştirilerde bulundularsa bu demektir ki bu kişiler açık şekilde olağanüstü çalışanlardır ve terfilerini hızlı takibe almamız gerekir.
Kişilerin hızlı takibe alınmasını önerdiğimde diğer yöneticilerimiz aynı fikirde olmayabilirler, ancak bundan söz etmek bir etki yaratır. Söz konusu kişiye daha fazla dikkat etmeye başlayabilirler ve nihayetinde çalışanlarımızdan bazıları hızlı takibe alınır.
Afrika'da küçük bir ülkede gerçekten mükemmel bir çalışanımız var. Eşimle birlikte kendisini ziyaret ettiğimde bana "Patron bu yıl üç derece birden terfi ettirildim" dedi. Ancak sonrasında bölge ofisi başkanı bana söz konusu adamın aslında dört derece birden terfi ettirildiğini söyledi.
Neden farklılık var? Ülke ofisinin genel müdürü, kendisini Aralık ayında tekrar terfi ettirmeye halihazırda karar verdiklerini, ancak bunu kendisine henüz söylemediklerini ifade etii.
Bu adam sadece 26 yaşında, ancak şimdiden Huawei'de bir ülke ofisini yönetiyor. Söz konusu en iyi yeteneklerden yararlanmak olduğunda kendimizi süper katı bir sistemle sınırlamayız. Bu açıdan ABD'ye benziyoruz.
ABD harika bir ülke. Brzezinski, Kissinger, Madeleine Albright ve George Soros gibi harika beyinlerin tamamı Doğu Avrupa'dan gelmiş, ancak ABD hükümetinde önemli pozisyonlarda hizmet vermeyi başarmışlar. ABD'ye büyük katkılar sunmuşlar. Bu, ABD'nin açık olmasının sonucudur. ABD'den ders çıkarmamız ve daha açık olmamız gerekiyor. Bu, bizi daha güçlü kılacak, bu yüzden çalışmalarımızı bu doğrultuda yönlendiriyoruz.
Benim çok dar bir odak noktam var. Bu benim kişiliğim. Bu doğrultuda şirketimizin de dar bir odak noktası var. Emlak gibi şeylerle ilgilenmiyoruz ve diğer alanlarda kolay para kazanmak için asla odak noktamızın ötesine geçmeyeceğiniz. En zor, ancak en az kârlı olan şeyleri yapıyoruz çünkü başkaları, bunları yapmaya istekli değil. En zorlu, ancak en az kârlı olan şey ise telekom. 5G. Bugünlerde 5G'yi piyasaya sürüyoruz ve yakında 6G'yi de göreceğiz.
Yakında ABD için mükemmel uyumlulukta birkaç yeni donanıma sahip olacağız. Örneğin, hem 5G hem de mikrodalga sektörüne öncülük ediyoruz. Milimetrelik dalgalara sahip donanımlar üretiyoruz ve antenlerimiz bir yemek tabağı kadar küçük. Dağınık yerleşimli semtler için ultra geniş bantlı servisler sunmak adına hem 5G'yi hem de mikrodalgayı birleştirdik. Mikrodalga, 100 Gbps'yi destekleyebilirken, 5G baz istasyonu 10 Gbps'yi destekleyebiliyor. Bu ikili birleştirildiklerinde ABD'deki üst sınır villa bölgesi için ultra geniş bantlı servisler sunabilecek.
Peki neden bu villa bölgeleri geniş bandın keyfini şimdi süremiyor? Çünkü ABD'deki arazi özel mülkiyette. Her bir evin arazisine fiber kabloların serilmesine ilişkin karmaşık müzakereler yapılacaktır. Fiber olmadan ABD'deki varlıklı birçok insan 8K televizyon keyfini yaşayamaz. Şu an için Çin'de 4K televizyona sahibiz, ancak ABD'de bu henüz yok. Japonlar şimdiden 8K'ya erişime sahipler. Donanımımız için yalnızca bir demir direğe ihtiyacımız olacak ve bu sayede birkaç kilometrelik alan içindeki evlerin tamamını kapsam dahiline alabiliriz. Başka bir ülke ya da şirket bunu yapamaz. Ancak biz yapabiliriz ve bizi hoş karşılamaları durumunda gelecekte bunu ABD'ye satmaktan çok mutlu oluruz.
Er ya da geç ABD bizi tanıyacak ve bizi aslında sevdiklerini görecek. Şu söz nasıl söyleniyordu? "Uyumsuzluk olmazsa uyum olmaz." Biraz tartışabiliriz, ancak ne kadar tartışırsak o kadar çabuk şekilde bizim o kadar da kötü olmadığımızı anlayacaklar. İyi arkadaşlar olabileceğimizi düşünüyorum. Sonrasında el sıkışabilir ve yekpare olabiliriz. Huawei'in bir tehdit oluşturmasından endişe etmeniz gerekmiyor. Dünya için hangi tehditleri oluşturabiliriz ki? Barış içinde olan bir dünya herkesin yararınadır. Bu tür kötü durumların öznesi olmayı neden isteyelim ki?
Çin ve ABD arasında temelden bir çıkar çatışması mevcut değil. Boxer Indemnity programı ile ABD, Çin'deki yetenekli insanların gelişmesine yardımcı olmak adına Tsinghua Üniversitesi'ne fon sağlamaya başlamıştır. II. Dünya Savaşı sırasında birçok ABD vatandaşı, faşizmin yayılmasını durdurmak için yaşamlarını feda etti. Bunlar insanlığa yapılan büyük katkılardır.
Deng Xiaoping tarafından reform ve açılma politikası başlatıldığından bu yana Çin ve ABD tekrar konuşmaya başladı. Çin, geri kalmış bir ülkeden bugün olduğu duruma gelecek kadar büyüdü. Huawei ve ABD arasında temelden bir çıkar çatışması mevcut değil.
ABD bize gelse ve "Merhaba, pazarımızı Huawei'e açıyoruz" dese bile, bununla başa çıkamayabiliriz. ABD büyük bir yer. Oldukça gelişmiş ve muazzam bir talebe sahip. Buna ayak uyduramayabiliriz.
Görüyorsunuz ki tedarik ile ilişkili sorunlarımız var. Planlama sistemimizin güncel olmadığını sanıyorum. Birçok kişi, tüketici birimimize bağırıyor. Telefonlarımız stokta yok diyorlar, bu yüzden yardım için bana geliyorlar. Ancak benim de onlara yardımım olamıyor! Bunları çevrimiçi olarak satın almanız gerekiyor ve web sitemizin, benim kim olduğuma dair bir fikri yok. Sırada öne geçmeme neden yardımcı olsun ki?
Hâlâ gelişiyoruz, adım adım. Bir gün ABD'ye katkılarımızı sunabileceğimizden eminim.
S38: Peki, son soru: Bir kişi ABD ve Çin'in kaçınılmaz olarak siber savaşta bir çarpışmaya girişeceğini söylese bu kişiye ne söylerdiniz?
Ren: Umarım ülkeler arasında çatışmaları asla görmeyiz. Barış dolu bir birliktelik nihai hedefimiz olmalı, silahlanma yarışını desteklemiyorum. Orduya daha az harcama yaparak ülkeler, halkları için yaşam koşullarını iyileştirmeye daha fazla harcama yapabilir.
Siber alan için bir savaş olmamalı. Huawei, fikri mülkiyet haklarımızı hem Apple'a hem de Qualcomm'a lisansladı. Gizlilik sözleşmeleri imzaladık, bu nedenle iş sırlarını ifşa edemem. Sayısız ABD şirketi ile IPR () lisans sözleşmeleri imzaladık. Bu şirketlerle barış içinde bir arada varlığımızı sürdürüyoruz ve Huawei ile bu şirketler arasında hiçbir anlaşmazlık yok.
Sosyal düzeylerde de herhangi bir çatışma olması gerekmiyor. Benim hayali düşmanım olduğunuzu varsayarsam ve siz de benimle aynı düşünceyi taşırsanız sonunda gerçek düşmanlar olabiliriz. Ancak benim arkadaşım olduğunuzu varsayarsam sizin için daha iyi biri olabilirim. Beni bir bardak çay içmeye davet edebilirsiniz ve ben de sizi bir biftek yemeye götürebilirim. Bu tür etkileşimler, arkadaşlığımızı güçlendirebilir.
Çin ve ABD, dünya barışını korumalı. Bu, her iki ülke için de büyük bir sorumluluk. Çin hâlâ ABD'nin çok gerisinde ve Çin'de üretilen birçok ürün düşük değerde ve [ABD'li oyuncuların bıraktıkları] boşluklardan bazılarını dolduruyor. ABD'de üretilen birçok ürün teknolojik açıdan gelişmiş ve çok büyük değerlere sahip. Bu, her iki ülkenin de ürünlerinin ticaretini yapabileceği anlamına gelir. Bazı ABD'lik siyasetçiler ABD'nin Çin'e çip satmaması gerektiğini söylüyorlar. Bunu komik buluyorum. Para kazanacaksanız neden ürünlerinizi satmayasınız ki? Ürününüzü bir ülkeye satmayacaksanız bu aslında söz konusu ülkeyi bir gün aynı ürünü üretmeye zorladığınız ve artık ürününüzü satamayacağınız anlamına gelir.
Dünyamızın bir noktada birleşen bir dünya olması gerekir. İnternet, bir savaş alanı olmamalı. İnternet'te neden siber savaş olsun? Böyle bir şeyin olacağını düşünmüyorum ve olursa da asla bunun içinde yer almam.
Huawei'in ürünleri tıpkı su boruları gibi ve tabiri caizse su/veri bu boruların içinden akıyor. 5G baz istasyonlarımız tıpkı su tıpaları gibi suyun akışını kontrol ediyor. Ağ donanımı üzerinde herhangi bir kontrolümüz yok. Yalnızca telekom operatörleri bu kontrole sahip. Donanımlarını, Huawei ürünleri aracılığıyla yönetiyorlar ve nihai yetki yine donanımın kullanıldığı ülkelerin einde kalıyor.
Olası herhangi bir [siber] savaşı desteklemiyoruz. Her ülke daha fazla fikri mülkiyet hakkına sahip olmak ve daha fazla şey yapmak istiyor, ancak diğerlerinin IPR'larına çok fazla ödeme konusunda da endişeliler. Apple ve Qualcomm birbirlerine karşı davalar açıyorlar çünkü Qualcomm daha fazla kazanmak isterken, Apple daha az ödeme yapmak istiyor. Bu bir ticari çıkar çatışmasıdır, siyasi bir çatışma değildir ve bunun, toplum için fayda sağlayacak bir yolla çözüleceğine inanıyorum.
İdealimiz, tüm insanlığın iyiliği için çalışmaktır. Aksi durumda Everest Dağı'nda baz istasyonları kurmak için 6.500 metreyi tırmanmazdık. Tüm bu donanımı havada 6.500 metre sürükleyerek taşımak zorundaydık. Bu, oldukça zordu. Everest Dağı'nın üssündeki baz istasyonlarının bazılarında bulundum. Deniz seviyesinin 5.200 metre yukarısında. Herkes bana gidemeyeceğimi söyledi. Ben hayatımı tehlikeye atamayacak kadar korkarsam mühendislerden bunu yapmalarını nasıl isteyebilirim dedim. Savaştan zarar görmüş ülkelerde bile Huawei çalışanlarını görebilirsiniz. Çünkü gereken şekilde çalışan ağlar olmadan çok daha fazla kayıp yaşanırdı.
Huawei çalışanları, sıtmadan tahrip olmuş Afrika ülkelerinde pozisyonlarında kalmaya devam ettiler. Deprem Japonya'yı vurduğunda nükleer felaket yaşandı. Herkes radyasyon konusunda endişeliydi. Beni aradılar. Ne kadar kötü olduğunu sordum. Çin'de ilk atom bombası test edildiğinde birçok Çin halkının birçoğu izlemek istedi. Nükleer radyasyonun ne olduğu konusunda bir fikirleri yoktu, ancak ıslıklayıp haykırmak için dışarı çıktılar. Gerçekleştiği zamanda çok az sağlık sorununa neden oldu. Bu yüzden Japon halkı boşaltılırken bizim mühendislerimiz zıt yönde ilerlediler. 600'ün üzerinde baz istasyonunu restore ettiler. Japon hükümeti yaptığımızı gördü ve bizden övgüyle söz etti. "Huawei, bir Japon şirketidir" dediler. Japonya'da bunca yıldır bu kadar iyi iş yapmamızın nedenlerinden biri de budur.
Endonezya'daki tsunami, ona binlerce can aldı. Yalnızca birkaç düzine çalışandan oluşan ekibimiz, sadece birkaç günde ağlarını onarmayı tekrar çalışır hale getirmeyi başardı. Eşim ve ben ayrıca 4.000 metreden daha yüksek bir rakıma sahip Bolivya düzlüklerindeki personelimizi de ziyarete gittik. Orada binlerce baz istasyonumuz vardı.
Dürüst olmak gerekirse gelişmemiş ülkelerde bu tür çalışmalar yaparak çok fazla kazanmadık. Çoğu zaman aldığımız parayı ABD dolarına çeviremiyoruz. Örneğin, Sudan'da tekrar asla göremeyeceğimiz çok fazla para kaldı. Bu, birçok ülkede aynı. Ancak biz ideallerimiz için çalışıyoruz, insanlığın ihtiyaçlarına hizmet etmek için çalışıyoruz. Borsaya kayıtlı, sermaye eksenli bir şirket olsaydık yalnızca kâr getiren ülkelerde iş yapardık, hiç para kazanmadığımız ülkelerde çalışmazdık. Durum bu olsaydı birçok ülkenin ağ kapsamı zayıf olarak kalacaktı. Bu, bizim iş yapma şeklimiz değil. Biz insanların ihtiyaçlarına hizmet etmek için çalışıyoruz. Daha az kazanmamız sorun değil. Aslında daha az da kazanmıyoruz. Az önce varlıklı bir insan olduğumu söylediniz. Haklısınız, öyleyim.
(Kapanış) Ren: Teşekkür ederiz. Bu fırsatı, Amerikan halkına selam göndermek için değerlendirmek istiyorum. Sıkı çalışmaları ile geçtiğimiz birkaç yüzyıl boyunca dünyanın geri kalanına iyi bir örnek oldular. Ayakları yere basan ruh hallerine büyük hayranlık duyuyoruz. Hepimizin onlardan ders alması gerekiyor.