Ren Zhengfei'nin BBC ile Röportajı

18 Şubat 2019 Pazartesi

Huawei'in kurucusu Ren Zhengfei, BBC Asya Tech Titans ile bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajın tam metni aşağıdadır (Ren'in konuştuğu kısımlar, Huawei tarafından kaydedilen röportajdan çevrilmiştir):

BBC muhabiri: Dünyanın sizin konumunuzu anlaması için bu iyi bir fırsat. Şu anda tüm dünyada Huawei hakkında yanlış düşünceler var. BBC ve bizzat ben, sizin bu konuya bakış açınızı öğrenmek istiyoruz. Şu an bunu anlamamız için en uygun fırsat. Bu fırsata sahip olduğumuz için minnettarız. Tüm dünyanın Huawei hakkında merak edip sormak istediği soruları size yönelteceğim. Adil davranacağımı ve verilen bu fırsat için minnettar olduğumu bilmenizi isterim.

Ren: Sorularınızı yanıtlamaktan memnuniyet duyarım. Tüm dünyanın gözü Huawei'in üzerindeymiş gibi hissediyorum ve ABD hükümetine bunun için bir teşekkürü borç bilirim. Huawei olarak çok fazla tanınmıyoruz. Ancak, birçok kıdemli ABD hükümet görevlisi dünya genelinde Huawei'in, problemleri olan önemli bir şirket olduğunu söyleyerek lobicilik çalışmaları yürütüyorlar. Bu şekilde tüm dünyanın dikkatini Huawei'in üzerine çekiyorlar. İnsanlar Huawei'i tanımaya başlayacaklar ve Huawei'in iyi bir şirket olduğunu daha derin bir bakışla anlayacaklar. Satışlarımız hızla büyüyor ve cihaz alanındaki satış hacmimiz her ay ortalama %50 gelişme gösteriyor. Bu nedenle Huawei'in reklamını yaptıkları için ABD hükümetine teşekkür ederiz.

Muhabir: Tüm dünyadan gelen soruları size sormak benim görevim. Bazı sorular zorlayıcı olabilir ama ben sizin pozisyonunuzu öğrenmeyi ve bu görüşmede kendinizi rahat hissetmenizi istiyorum.

Ren: Burada özgürce konuşurken bazı sorularınıza mizahi yanıtlar verebilirim. Bu yüzden sizin ve izleyicinin mizahi ifadelerimi anlayacaklarını umut ediyorum.

S1: Aramıza katıldığınız için size çok teşekkür ederiz Bay Ren. Size, şirketiniz hakkında birkaç soru sorarak başlamak istiyorum. Siz bu şirketi yalnızca 30 yıl içerisinde kurdunuz. Bu çok büyük bir başarı ama anlamak istediğim bir nokta var: İlk başladığınızda ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Ren: Ben Huawei'i, Çin reform ve dışa açılma politikasını uygulamaya başladığında kurdum. Deng Xiaoping, Çin ordusunun fazla büyük olduğuna ve büyük oranda küçültülmesi gerektiğine inanıyordu. Yüz bin, belki de bir milyondan fazla asker ordudan terhis edildi ve sivil hayatta iş aramaya başladılar.

O sıralarda Çin, planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiyordu. Yalnızca benim gibi insanların değil, en kıdemli hükümet görevlilerinin bile piyasa ekonomisinin ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Deng Xiaoping, "nehir yatağındaki taşları hissederek karşıya geçmek" teorisini savunan biriydi. Gerçekte olan ise, eğer siz nehirdeyken bir şey ters giderse boğulabilirsiniz. Çin piyasa ekonomisine geçtiğinde piyasanın ne olduğu veya piyasada ne yapılacağı hakkında bir fikrimiz yoktu. İçerisinde ayakta kalmak çok zor görünüyordu.

Ben hırslı bir adamım. Ordudan ayrıldıktan sonra Shenzhen'e geldim. Şehir, açık piyasa uygulamalarına öncülük ediyor ve muhtemelen Çin'deki en açık piyasa burada. Ordudayken bana ne emredildiyse tam olarak onu yapmıştım. Ancak, piyasa ekonomisinde çalışmaya başladığımda ve ürün işlemlerine girdiğimde şaşkınlık içinde kaldım. Adaletsizliğe ve hileye maruz kaldım. Sendeledim ama ailemi geçindirmem gerektiği için tekrar kalkmak zorundaydım. Daha sonra ise küçük bir iş kurmayı düşündüm. Esas sermaye kabaca 21.000 Çin Yuanı, yani 2.000 Pound civarıydı. Tüm para benim cebimden çıkmadı. Ordudan ayrıldığımda aldığım tazminat bu miktarın yalnızca beşte biri kadardı, o yüzden başka kişilerden aldığım fonları birleştirdim ve Huawei'i kurdum.

İşte bu zamanlar, bizim şu an bulunduğumuz yola girmemizi sağladı.

Bu yolda ilerlerken hedefimiz; idealler için değil, hayatta kalmak için mücadele etmekti. O zamanlar ideallerimiz yoktu çünkü bir şirket olarak ayakta kalmakta çok zorlanıyorduk. Benim esas sermayedeki payım günümüzde bir garsonun aldığı maaşın yarısından daha azdı. Bu durumda nasıl ideallerimiz olabilirdi? Önceliğimiz hayatta kalmaktı.

S2: Büyük zorlukları ve güçlükleri atlattığınız bir tablo çizdiniz ama Huawei günümüzde dünya genelinde en iyi telekom ekipmanları satıcılarından biri oldu. Bunu nasıl başardınız?

Ren: Huawei'i kurduktan sonra piyasa ekonomisinin tam olarak ne olduğunu araştırdım. Avrupa ve ABD kanunları da dahil olmak üzere kanunlar hakkında çok fazla kitap okudum. O sıralarda Çin kanunlarını konu alan çok az kitap olduğu için Avrupa ve ABD kanunları üzerine yazılmış kitaplar okumak zorunda kaldım.

Piyasa ekonomisinin iki şey hakkında olduğunu öğrendim: müşteri ve ürün. Aradaki ticari işlemi ise kanun düzenliyor. Müşterilerimizi kontrol edemediğimiz için ürünler üzerinde hakim olmamız gerekiyordu. Ben daha önce araştırma alanında çalışmıştım. Bu yüzden ürünler, ürün yapma ve ürünleri müşterilere satma üzerine araştırma yapmaya başladık.

S3: Bu kadar başarıya ulaştıktan sonra Huawei için bir sonraki hedefiniz nedir? 

Ren: Huawei'i kurduğumda iletişim endüstrisi ilerleyen 30 yıl boyunca geçireceği devasa değişimlerin başlangıcındaydı. Bu değişimler, insanların o otuz yılda binlerce yıl ileri gitmesi gibi inanılmaz büyük değişimlerdi. O zamanlar [Çin'de] gerçek anlamda telefon bile yoktu. Bizdeki telefonlar eski 2.Dünya Savaşı filmlerinde gördüğünüz kurmalı telefonlardı. O zamanlarda çok az gelişmiş durumdaydık.

Huawei kırsal piyasalar için basit ekipmanlar yaparak işe başladı. Kazandığımız parayı harcamak yerine tekrardan kendi işimize yatırdık ve bu şekilde daha gelişmiş ekipmanlar yaptık. Çin'in endüstriyel gelişmeye çok ihtiyaç duyduğu bir dönemdi ve bizim ekipmanlarımız piyasadaki en iyi ürünler olmasalar da, pazarın ilgisini çekiyordu. Huawei'i şimdi kursak başarılı olabilir miydik bilmiyorum. Zaman ilerledikçe bu işi başarabileceğimizi fark ettik ve tüm eforumuzu o an yaptığımız şeye odaklanmak için sarf ettik.

Eğer insan odağını bir şey üzerinde toplayabilirse kesinlikle başarılı olur. Ben iletişim teknolojisine odaklanmıştım. Eğer domuz yetiştirmeye odaklansaydım, belki de bir domuz uzmanı olurdum. Eğer tofu yapmaya odaklansaydım, belki de tofunun kralı olurdum.

Maalesef iletişimi seçtim. Bu endüstride çok rekabet var. Çıta çok yukarıda. Ericsson'un CEO'su bir defasında bana şunu sordu: "O zamanlar Çin'de durumlar çok kötüydü. Böylesine zorlu bir endüstriye girme cesaretini nereden buldunuz?" Ona, giriş bariyerinin ne kadar yüksek olduğunu tam olarak anlamadan bunu yaptığımızı söyledim. Ancak, yine de başladık ve geri çekilirsek elimizde hiçbir şey kalmayacağı için artık geri dönme seçeneğimiz de yoktu. Başlangıç yatırımı 21,000 RMB'nin tamamını harcamış olacağım için sokakta dilenmeye başlardım. O nedenle adım adım, daima ileri gitmemiz gerekiyordu.

Gücümüz çok kısıtlı olduğu için odağımızı küçük bir alana çevirdik ve buradan ilerlemeye karar verdik. Azar azar ilerleyerek başarı elde etmeye başladık. Zaman geçtikçe başarı büyüyor. Bu benim iğne ucu stratejimiz adını verdiğim etkili bir yaklaşımdır. Yalnızca tek bir noktaya odaklanıyoruz. Artık 30 yıldır bu noktaya odaklanmış bulunuyoruz. Birkaç yüz çalışandan birkaç bine, birkaç on bine ve şimdi 180,000 çalışana ulaştık. Tüm enerjimizi tek bir noktada topladık: bilgi ve iletişim teknolojisi.

Her yıl 15 ila 20 milyar ABD dolarını Ar-Ge çalışmalarına yatırıyoruz. Huawei Ar-Ge yatırımlarında dünya çapında en iyi 5 şirket arasında yer almaktadır. Yatırıma yönelik bu odaklı yaklaşımın başarımızda büyük payı var.

Diğer şirketler zorlanırken biz neden başarılı olduk? Halka açık şirketlerin bilanço tablolarına çok dikkat etmeleri gerekir. Kârları ve hisse senedi fiyatları düşeceği için çok fazla yatırım yapamazlar. Biz Huawei olarak ideallerimiz için mücadele ederiz. "Toprağı" gübrelersek daha bereketli olacağını, nihayetinde bu toprağın yine bizim olduğunu ve bu nedenle "gübrelerimizi" dağıtmamamız gerektiğini biliyoruz. Bu yüzden yatırım yapıyoruz ve bu konuda diğerlerinden daha ilerdeyiz. Öne geçmemizin ve başarılı olmamızın sebebi budur.

Borsaya kayıtlı şirketler için durum farklı. Biz halka açık şirket olmadığımız için bilanço tablolarımızda yaşanacak dalgalanmalar hakkında endişe etmiyoruz. Eğer halka açık şirket olsaydık ve şu anki gibi bir kamu görüşünün etkisinde kalsaydık, borsa fiyatımızın düştüğünü kesin olarak görürdük. Ama bunu tam olarak hissetmiyoruz. Hızla ilerlemeye devam ediyoruz.

Başarıya giden yolumuzu açan şeyin geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde gösterdiğimiz istikrarlı odaklanma olduğuna inanıyoruz.

S4: Teşekkür ederiz. Bu oldukça ilginçti. Ancak, başarınız tarif ettiğinize göre şimdi tehlikede. Öyle değil mi? Amerika Birleşik Devletleri şirketinizi hedef alan bir saldırı başlattı. Adalet Bakanlığı Huawei'in bir Amerikan şirketinden teknoloji çaldığını öne süren bir suçlama ortaya attı. Bunun adil olduğunu düşünüyor musunuz?

Ren: İlk olarak şunu soralım; önümüzdeki otuz yıl veya daha uzun bir süreç için ideallerimiz neler? İnsanlara bilgi hizmetleri sunmak. Gelecek 20 ila 30 sene içerisinde büyük bir teknoloji devrimi yaşanacak. Yapay zekanın ortaya çıkması bilgi toplumunu daha akıllı yapacak. Bulut ve yapay zeka döneminde veri alanında, tsunami dalgaları gibi devasa gelişmeler göreceğiz. Bu verinin en gelişmiş bağlantı ve hesaplama ekipmanlarının desteğine ihtiyacı var.

5G'nin veya herhangi bir başka veri aktarım biçiminin insanların isteklerini tam olarak karşılayabildiğine inanmıyorum. Üzerine yoğunlaşılması gereken daha büyük ihtiyaçların olduğunu düşünüyorum. Şu anda toplum, bizi bekleyen devasa değişimin yalnızca ilk safhalarında. Huawei de bu dönüştürücü maceranın henüz başlangıç çizgisinde yer alıyor. Daha hızlı, daha gerçek zamanlı, daha isabetli ve daha uygun fiyatlı bilgi hizmetleri sunabilmek için önümüzde daha gitmemiz gereken uzun bir yol var.

Geçtiğimiz otuz yılda Huawei 170'i aşkın ülke ve bölgede 3 milyar insana bilgi hizmetleri sunarak dijital ayrışmanın azaltmasını sağladı. Uygun fiyatlı ICT hizmetleriyle ücra bölgelerde yaşayan, imkanları elvermeyen çocuklar dışarıdaki dünyanın neye benzediğini görebilirler ve toplumun "bel kemiği" olmak için daha iyi gelişebilirler. Huawei'in rolü dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek hizmetler sunmaktır.

ABD hükümetinin Huawei'ye yönelik suçlamaları ve ithamlarının kanunen ele alınması gerektiğini düşünüyorum. ABD'nin hukukun egemenliği esas alınarak yönetilen, açık ve şeffaf bir ülke olduğuna inanıyorum. Bu nedenle bu konuları yasal süreçlerle ele almaları gerekmektedir. Bazen [ABD'nin Huawei'ye yaptıkları için] mutlu oluyorum. ABD dünyanın en güçlü ülkesi. Kıdemli devlet görevlileri, Huawei'in henüz herhangi bir reklam kampanyası yapmadığı ve yerel halkın bizi tanımadığı yerler de dahil gittikleri her yerde Huawei hakkında konuşuyorlar. Bu yüzden dünyanın her yerinden insanlar Huawei'i tanıyor. Huawei şu an küresel tartışmanın merkezinde yer alıyor. Bu bizim için devasa boyutta ve ucuz bir reklam oldu. İnsanlar sonunda Huawei'in iyi bir şirket olduğunu anladıkları zaman satışlarımız belki daha da kolaylaşır. Şu anda zorluklarla karşılaşmıyoruz ve belki gelecekte ürünlerimizi satacağımız daha uygun bir çevreye sahip olabiliriz.

ABD'nin yapmış olduğu suçlamalarla ilgili pek kızgınlık duymuyorum. Bunlar devam eden adli davalar. Bırakalım da yasal süreç devam etsin.

S5: Bunu takdir ediyorum. DOJ'nin size yönelik yapmış olduğu ithamlarından bazılarını okudum. Sunulan kanıt oldukça ikna edici. Sunulan e-postalar Çin'deki Huawei çalışanlarının Amerika Birleşik Devletleri'ndeki meslektaşlarından defalarca spesifik prototipler talep ettiklerini gösteriyor. Bunu nasıl reddedeceksiniz?

Ren: ABD Adalet Bakanlığı iddianameyi sunduğuna göre bırakalım da bu konuya mahkeme karar versin.

S6: Bunun yasal bir prosedür olduğunun tamamen farkındayım ama tüm dünya anlamak istiyor. ABD sizin hakkınızda güvenilemeyen bir şirket imajı çizmeye çalışıyor. Bu imaj sizin Amerikan şirketlerinden şimdi ve daha önce teknoloji çaldığınızı ifade ediyor. Cisco, Nortel ve Motorola gibi şirketlerin her biri Huawei'i onların fikirlerini ve teknolojilerini çalmış olmakla suçluyor. ABD Huawei'in güvenilir olmadığını söylemeye çalışıyor. Bu konu hakkında ne söyleyeceksiniz?

Ren: Sadece 5G, optik anahtarlama ve optik çipler değil; teknolojilerimizin birçoğu Batılı şirketlerin çok ilerisinde. Büyük sayıda lider teknolojilere sahibiz ve bazılarını yalnızca birlikte iş yaptığımız kişilerin tam olarak anlayabileceği bu teknolojiler gerçekten karmaşık. ABD'nin Huawei'ye yönelik yaptığı ithamlar oldukça marjinal. Huawei şu anki konumuna ABD'nin teknolojisini "çalarak" gelmedi. ABD'de olmayan bir teknolojiyi nasıl çalabiliriz ki? İnsanların Huawei'in yalnızca problemlerine ve zayıf noktalarına odaklanmak yerine, aynı zamanda Huawei'in insanlığa kattıklarına odaklanmaları gerekiyor. Huawei'in mevcut patent sayısı 80,000'den fazla. Huawei dijital toplumun kurulması için katkıda bulundu. Diğer bir deyişle; dijital toplumun temelinin bir kısmı Huawei tarafından inşa edildi.

Yalnızca ABD'de bile 11,000'den fazla patent aldık. Bunlar bize ABD kanunlarınca verilmiş olan yasal haklardır. Dünyanın her yerinde insanlara birçok hizmet sunduk ve daha da açık hale geliyoruz. Standart kuruluşlarına 54.000'den fazla başvuru yaptık. Bu yaptıklarımızı insanlığa katkı olarak görüyoruz ve bu katkının fark edilmeyi hak ettiğini düşünüyoruz. Diğer sorunların kanunlara uygun şekilde çözülmesi gerekiyor.

S7: Sizce ABD neden Huawei hakkında güvenilmez bir şirket imajı çizmeye çalışıyor?

Ren: ABD'de neredeye hiçbir Huawei ekipmanı kullanılmıyor. Bu durum ABD'nin siber güvenlik sorununu çözdü mü? Eğer cevap evetse, diğer ülkeler de bu sorunu Huawei kullanmayarak çözebilir. Tüm dünyanın iyiliği için bir şirketi feda etmek gerekiyorsa, buna değer. Ama gerçek şu ki, ABD kendi bilgi güvenliği sorununu çözmüş değil. Deneyimlerini diğer ülkelerle nasıl paylaşabilirler? Eğer "Huawei ekipmanları kullanmıyoruz ama yine de bilgi güvenliği sorunumuz var," diyorlarsa, bu argüman Avrupa'yı Huawei kullanmama konusunda ikna edebilir mi? Huawei 30 yılı aşkın bir süredir 170'ten fazla ülkede üç milyar insana hizmet veriyor. Huawei ile ilgili herhangi bir güvenlik ihlali kaydı bulunmuyor. ABD'nin ithamlarının temeli hangi gerçeklere dayanıyor? Müşterilerimiz ağlarımızı geçtiğimiz yirmi ila otuz yıllık bir süreçte deneyimlediler ve müşterilerimiz kendi seçimlerini yapma yetisine sahipler. Bu sorunun çözülmesi için kanunlara güvenmeliyiz ve mahkeme kanunlar ışığında bir sonuca varacaktır.

S8: ABD müttefiklerine baskı yapıyor. "Biz Huawei'in ekipmanlarını kullanmıyoruz.", diyor. Tüm dünyaya, Çin için casusluk yapmak amacıyla kullanılma ihtimali nedeniyle Huawei kullanmamalarını söylüyor. Bu doğru mu?

Ren: Geçtiğimiz 30 yılda birçok müşterimiz Huawei kullanmama kararı aldı. Bu yeni ortaya çıkan bir durum değil. Bazı ülkelerin ekipmanlarımızı kullanmamaya karar vermeleri anlaşılabilir bir durum. Ekipmanlarımızda arka kapılar olduğu konusuna gelecek olursak; Wall Street Journal ve diğer uluslararası medya kuruluşlarıyla gerçekleştirdiğim röportajlarda da bahsettiğim üzere, biz ekipmanlarımıza hiçbir zaman arka kapılar yerleştirmedik veya casusluk girişimlerinde bulunmadık. Bu konuda gelecek herhangi bir talebi asla kabul etmem. Bu türde bir talep olsaydı şirketi dağıtmayı tercih ederdim. 

16 Şubat 2019 tarihinde Çin Komünist Partisi'nin (CPC) Merkez Komitesi'nin Politik Bürosu ve CPC Merkez Komitesi'nin Dışişleri Komisyonu üyesi olan Yang Jiechi, Münih Güvenlik Konferansı'nda, Çin kanunlarında şirketlerin ekipmanlara arka kapı yüklemelerinin yazmadığını söyledi. Daha sonra, Çin hükümetinin tüm şirketlerin uluslararası yasalara ve Birleşmiş Milletler'in yasalarına uymalarını şart koştuğunu ekledi ve operasyonel uyumun tüm şirketler için, faaliyette bulundukları ülkelerde mecburi olduğunun altını çizdi. Çin hükümeti de resmi olarak hiçbir zaman şirketlerin ekipmanlara arka kapılar yüklemelerini emretmediğini ifade etti. Ekipmanlarımızda arka kapılar bulunmadığına bizzat ben ve tüm şirket söz verdik. 30 yıllık performans geçmişimiz de ekipmanlarımızda arka kapılar olmadığını kanıtlar niteliktedir.

ABD'nin aklında neyin olduğunu gerçekten anlamıyorum. Eğer Avrupalı ülkeler Huawei ekipmanlarını kullanırsa, ABD erişim sağlayamayacağı için onların verilerine ulaşamayacak. Avrupa aynı zamanda verilerinin bölge dışına çıkarılmamasını talep ediyor, bu nedenle ABD erişim sağlayamayacak çünkü bizim ekipmanlarımızda arka kapılar yok ve böylelikle ABD Avrupa ağlarına erişemeyecek.

S9: Çin hükümetinin sizden hiçbir zaman bu arka kapıyı oluşturmanızı istemediğini ve eğer böyle bir talep olursa şirketi kapatacağınızı söylediniz. Şirketiniz çok büyük. 180,000 kişiyi barındırıyor. Peki, şirketinizin hayatta kalması ve belki de arka kapı oluşturmadan Çin hükümetine erişim sağlamanız arasında kalsanız ne yapardınız?

Ren: Çin hükümetinden üst düzey görevliler açıkça hükümetin hiçbir zaman şirketlerin ekipmanlara arka kapılar yüklemelerini emretmediğini ifade etti. Huawei de bunu yapmayacak. Satış gelirlerimiz yüz milyarca ABD doları düzeyinde ve ekipmanlara arka kapılar yerleştirirsek dünyadaki tüm müşterilerimizin Huawei'i sevmemesine sebep oluruz ve hiçbir iş yapamaz hale geliriz. İş yapamazsak banka kredilerimizi nasıl geri öderiz? Bu riski göze alamayız. "Şirketi dağıtırım" ifademle ne kadar kararlı olduğumuzu göstermek istiyorum. Böyle bir şeyi asla yapmayacağımızı veya hiçbir bilgiyi hükümete teslim etmeyeceğimizi göstermek istiyorum.

S10: Anlıyorum. Huawei hakkında oluşan kafa karışıklığı veya yanlış düşüncelerin sizin Çin ordusu ve Çin Komünist Partisi ile olan bağlarınızla alakalı olduğunu düşünüyorum. Bazı hükümet yetkililerinin sahip olduğu özel ayrıcalıklardan faydalanabilirsiniz. Şirketinizde bir Komünist Parti Komitesine sahipsiniz. Bu, Huawei'in Çin hükümetine yakınlığına ilişkin birçok soru yöneltilmesine neden oluyor. Bu parti komitesinin şirketinizde bulunma sebebi nedir? Bu komiteye neden ihtiyaç duyuyorsunuz ve komitenin faaliyetleri nelerdir?

Ren: Huawei, Çin'de kayıtlı olduğundan Çin'de yürürlükteki tüm yasa ve yönetmeliklere uymalıyız. Çin hükümetine vergi ödememiz, iş olanakları yaratmamız ve yerel topluluklara katkıda bulunmak gibi sosyal sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekiyor. Aslında, biz bir parti teşkilatı kurmadan önce Motorola, IBM ve Coca Cola'nın Çin şubeleri kendi teşkilatlarını kurmuştu. Bu, Çin yasalarına göre zorunludur ve biz de yasalara uygun olarak çalışıyoruz. Bu komitenin rolü, çalışanları birleştirmek ve onları daha fazla çalışmaya ve servetlerini artırmaya teşvik etmektir. Çünkü bu, ülkeler, halkları ve çalışanların kendi çıkarına yönelik bir faaliyettir. Çalışanların çalışarak para kazanmaları onlara çıkar sağlar. Bunun yanında vergi ödemeleri ülkelerine çıkar sağlar. Huawei'deki parti teşkilatı yalnızca çalışanlarını eğitir; işe ilişkin kararlara müdahalede bulunmaz. 

Çin yasalarına göre, Çinli ve yabancı şirketler de dahil olmak üzere Çin'deki tüm şirketler bir parti teşkilatı kurmalı ve hepimiz de yasalara uymalıyız. Tıpkı İngiliz vatandaşlarının İngiltere'yi sevdiği gibi Çinliler de Çin'i seviyor. İngilizler iktidar partisini destekliyor. Desteklemiyorlarsa neden ona oy veriyorlar? İktidar partisine oy verirseniz iktidar partisini desteklemiş olursunuz. Çin'de iktidar partisi Komünist Parti olduğundan biz de partiyi destekliyoruz. Yalnızca herkes ülkesini sevip iktidar partisini desteklediğinde bir ülke gelişebilir. Çin dışındaki seçmenlerin fikirlerini ifade etme özgürlüğü vardır. Çinli aktif İnternet kullanıcıları da artık bunu yapıyor. Ülkemiz anlaşılabilir bir şekilde reformlar yapıyor. 

S11: Peki Bay Ren, size saygım sonsuz ama Çin, Birleşik Krallık'tan farklı. Burası insanların sık sık tutuklandığı ve kaybolduğu bir ülke. Çin Komünist Partisi'nin buradaki her şey üzerinde tam kontrolü var. Mahkemeleriniz dahi bu kontrol altında. Bu programı izleyen insanlara, Komünist Parti sizden sistem giriş izni sağlamanızı veya bilgilerinize erişmeyi istediğinde onlara hayır diyebileceğiniz hakkında ne gibi bir güvence sunabilirsiniz?

Ren: Çin'de böyle olayların olup olmadığını bilmiyorum, ancak Huawei'deki kimse sebepsiz yere bir yerlere götürülmedi. Biz bir şirketiz ve her zaman siyasetten uzak duruyoruz. Çok çalışarak ve her işi elimizden gelen en yüksek kalitede yaparak müşterilerimizin güvenini kazanıyoruz. Bugüne kadar hiç rüşvet almadık ve kati suretle de almayacağız. Asla arka kapılar yüklemeyeceğimizi Batı medyasına söylemiştim. Çin hükümetinin resmi yayın organı da Çinli şirketlerden bunu asla istemeyeceklerini açıkladı. Bana böyle bir taleple gelen olmadı. Bu, Çin'in şirketlerin topluma ve tüm dünyaya hizmet etmesi gerektiğine inandığını göstermektedir; küreselleşmek istiyorlarsa uluslararası kuralları ihlal edemezler. 

Böyle bir olay hiç yaşanmadığından ve böyle bir deneyimimiz de olmadığından bu soruyu cevaplamam mümkün değil. 

S12: Batı'ya tutarsızlık gibi görünen şeyler - orduyla bağlantılarınızın olması, şirketinizde bir Çin Komünist Partisi komitesi olması, Çin'in tek partili bir devlet olması - Çin Komünist Partisinden etkilenmeyeceğinize inanmanın dünyadaki birçok insan için ne kadar zor olduğunu görebiliyor musunuz?

Ren: Çin Komünist Partisi reformlara öncülük edip ülkenin önünü açıyor. Eğer bu buluşmayı 30 sene önce gerçekleştirseydik bu benim için çok tehlikeli olurdu. Bugün, sizinle röportaj yapabiliyor ve kritik sorularınızı da açık bir şekilde yanıtlayabiliyorum. Bu durum Çin'in daha açık bir siyaset ortamına sahip olduğunu gösteriyor. Kesinlikle ülkemiz daha açık bir konuma gelecek ve daha fazla sosyal değişim yaşanacak.

Otuz veya kırk yıl önce arkadaşlarımın çoğu ABD veya Kanada'da eğitim görürken benim Batı'da eğitim görme şansım yoktu. Bunun sebebi askerlik hizmeti yapmış olmam ve kimlik kartımın olmamasıydı. Bu yüzden böyle bir hakkım yoktu. Sonuç olarak yurt dışında eğitim görmek için uygun zamanı kaçırdım. Arkadaşlarım Çin'e döndüklerinde bana süpermarketin ne olduğunu anlattılar. O zamanlar süpermarketin ne olduğuna dair hiçbir bilgim yoktu. Pazar ekonomisi anlayışımın ne kadar yüzeysel olduğunu görebilirdiniz. Şimdi ise Çin çok değişti. En azından ekonomik sistemimiz Batı ülkelerinin sistemlerine çok yakın. 

Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nda çok düşük rütbeli bir subaydım. Ordudan ayrıldıktan sonra bir daha bir bağlantım veya etkileşimim olmadı. ABD'nin dediği gibi yüksek rütbeli bir subay değildim. Sıradan bir inşaat projesinde çalıştım. Ordudaki bir şirkette teknisyen olarak işe başladım ve sonrasında mühendis oldum. Başarılı bir şekilde çalışınca, yalnızca yaklaşık yirmiden biraz daha fazla kişiden oluşan küçük bir araştırma enstitüsünün müdür yardımcılığına atandım. Aslında bu alay komutanı yardımcısına eş bir unvan ve aynı zamanda aldığım en yüksek askeri rütbe. O zamanki hayalim, Çin askeri kuvvetlerine yaptığı yatırımı kesmeden önce, Yarbay rütbesine ulaşmaktı. Ne yazık ki, beni askeri rütbesi olmayan ve orduyla hiçbir bağlantısı bulunmayan bir gazi olarak bırakan o hayalimin farkında değildim.

Bu yüzden lütfen Huawei'in bugün geldiği konumun özel bağlantılar sayesinde olduğunu düşünmeyin. %100 devlete ait olmasına karşın başarısız olan şirketler gördük. Huawei'i bugünkü konumuna getiren çok çalışmaktır. Bu süreçte Batı felsefeleri, kültürleri ve yönetim uygulamalarından elbette bir şeyler öğrendik. Yani Huawei'i ziyaret ettiğinizde, Çinli bir şirket değil de adeta bir Batı şirketi olduğunu hissedebilirsiniz.

S13: Orduyla bağlantınızın olmadığını söylediniz. Araştırmalarımız, kızınız Meng Wanzhou'nun Kanada'da seyahat ederken, genellikle devlete ait şirketlerin çalışanlarına veya devlet çalışanlarına verilen bir pasaportla seyahat ettiğini gözler önüne serdi. Ek olarak, araştırmamız önceki başkanınız Madam Sun Yafang'ın, kariyerinin bir noktasında Çin'de istihbarat hizmetlerini yürüten Devlet Güvenliği Bakanlığı ile çalıştığını da göstermiştir. Orduyla hiçbir bağlantınız veya ilişkiniz olmadığını söylediğinizi anlamama yardımcı olabilir misiniz?

Ren: Öncelikle Meng Wanzhou'nun pasaportları hakkında şunu diyebilirim: Çin uzun bir reform sürecinden geçti. Aslında Çin, bireysel pasaport vermiyordu. Sıradan insanlar "kamu işleri için sıradan pasaportlar" taşırken hükümet yetkilileri de "resmi pasaportlar" taşıyordu. Çin açıldıkça bireysel pasaportlar verildi. Sık sık yurt dışı seyahatleri yapıyoruz ve pasaportlarımız damgalarla doluyor. Tüm sayfalar damgalandığında, yeni başvuru yapmak zorunda kalırız. Tüm sayfalar dolduğunda yenilememiz gerektiğinden muhtemelen benim Wanzhou'dan daha çok pasaportum vardır. Yani sonuç olarak, benim de damgalarla dolu pek çok sayfam olmuştur. Wanzhou'nun taşıdığı pasaport sayısını açığa çıkaracak yasal prosedürü bilmiyorum. Benim de birden fazla pasaportum var. Bunun nedeni, pasaportunuz tamamen damgalarla dolduğunda süresinin dolmuş sayılacağı ve pasaportu saklayamayacağınızdır. Süresi dolan pasaportların köşeleri kesildikten sonra bazı ülke vizeleri hala geçerli olabilir. Ancak, bir kişinin yalnızca bir adet geçerli pasaportu olur.

Sun Yafang'a gelince, profilini web sitesinde paylaştık. Şirketimizin 180.000 çalışanı var. Hepsinin farklı farklı geçmişi var. Yalnızca ilkokul öğrencileri gibi temiz sicili olan kişilerin işe alınacağını söyleyemeyiz. Çalışanlarımız farklı bölgelerden geliyor. Nereli olduklarını değil, davranışlarını değerlendiriyoruz. Aksi takdirde, bu kadar çok çalışana erişip işe almamız nasıl mümkün olabilir? Bu nedenle, profilini web sitemizden kontrol etmelisiniz. Bu kişinin eskiden nerede olduğundan şüphe etmenin veya bu konuda tahminde bulunmanın uygun olmadığını düşünüyorum. ABD'den geriye dönenler ABD casusu mu sizce? Kesinlikle hayır. ABD'de mezun olan pek çok Çin vatandaşını işe aldık.

S14: Anlıyorum. Sadece Çin yasalarıyla ilgili bir noktaya temas etmek istiyorum. Çin yasalarına değindiğinizi ve hükümetin Çin yasalarındaki bazı maddelerin sizi sınırlandırmadığına dair güvence verdiğini biliyorum. Fakat, bu yasalara göre tüm bireylerin ve kuruluşların istihbarat toplanmasına yardımcı olmasını gerektiği gerçeği göz önüne alındığında, çoğu insan Çin hükümeti tarafından istihbarat toplamalarına yardımcı olmanız istendiğinde bunu nasıl reddedebileceğinizi soruyor. Seçim hakkınız var mı? Reddedebilir misiniz?

Ren: Bu soruyu Adalet Bakanı'na sormalısınız. Çin yasalarına ilişkin sorulara yanıt veremem. Size yalnızca böyle bir şeyi asla yapmayacağımızı söyleyebilirim. Daha önce hiç yapmadık. Bugün de yapmıyoruz. Yarın da yapmayacağız. Şirketimiz, dünyayı bilgi toplumuna sokma sorumluluğunu üstleniyor. Dünya lideri olma sürecimizde, tutarlı kurallar ve standartlar belirleyerek öncelik etmemiz gerektiğinden böyle bir şeyi yapamayız. Şahsen ben bu davranışa kesinlikle karşıyım. Astlarım ve haleflerim böyle bir şeyi yapmazdı. Sorunuza cevabım bu.

Pek çok ülke bize inanmayabilir veya bizimle çalışmayabilir. Ancak bu büyük dünyada hala bizi hoş karşılayan pek çok ülke var. Halihazırda kazandığımız 30 tane 5G sözleşmesi var ve 30.000 5G baz istasyonunu da naklettik. İnsanlar gelişmiş ürünlerimizden giderek daha fazla haberdar oluyor ve bizi kabul etmeye daha istekliler. Bırakın da gerçekler konuşsun. Spekülasyon yasa değildir ve suçlamalar da mahkeme kararları değildir. Bu nedenle, spekülasyonlara güvenemeyiz.

S15: Yani, ülkeler size yönelik olarak bu tür güvenlik endişelerini taşımaya devam ederse gidip onlarla iş yapmak istemeyecek ve pazarlarına giriş yapmayacaksınız?

Ren: Hayır. Endişelerini anlayabiliyoruz. Şu anda bir endişeleri varsa bekleyip endişelerinin giderilmesini bekleyebiliriz. Diğer hükümetlere sorun çıkarmak istemiyoruz.

Birleşik Krallık'ın halihazırda bize yönelik endişeleri mevcut, ancak bu bizim ülkeye olan yatırımımızı etkilemiyor. Kısa bir süre önce, optik çip tesisi kurmak için Cambridge County'de 500 akrelik bir alan satın aldık. Optik çip alanında dünyada lider konumdayız. Bu tesisle pek çok ülkeye optik çip ihracatı yapmayı planlıyoruz. Birleşik Krallık'taki tesisimiz orada denetlenecek. Birleşik Krallık denetiminden geçen çipleri diğer Batı ülkelerine satmamamız için hiçbir sebep yok. Bu şekilde, bunları Çin'de üretmeye ihtiyaç duymayacağız. Çin'de üretilen çipler Çin'de ve Çin yapımı çipleri kabul eden diğer ülkelerde satılabilir. Bu nedenle Birleşik Krallık'taki yatırımımız çok yüklü miktarda. Hakkımızda endişeleriniz varsa ülkenize yatırım yapmayacağız demiyorum. Bunlar iki farklı şey. Pazarınızda faaliyette bulunmuyor olabiliriz ancak bu, makul ölçüde stratejik kaynaklar oluşturma çabamızı etkilemeyecektir. Eninde sonunda insanlar dürüst olduğumuzu anlayacak.

S16: Eminim bu konudan haberdarsınızdır. Birleşik Krallık hükümeti teknolojinizde bulduğu risklerden uzak durabileceğini veya bunları azaltabileceğini söyledi. Fakat bu yine de Huawei'i Birleşik Krallık'ta 5G'den yasaklayacağı anlamına gelmiyor. Birleşik Krallığa, Huawei'i tümüyle yasaklarsa ne yapacaksınız? Birleşik Krallık'taki yatırımınızı geri çeker misiniz? Buradaki işleri durdurur musunuz?

Ren: Birleşik Krallık bizim için her zaman dostane bir yer olmuştur. Son yıllarda, Birleşik Krallık hükümetiyle çok iyi ortaklıklar kurduk. Birleşik Krallık'ta güvenlik değerlendirme merkezimizi kurduk ve gönüllü olarak tüm bilgileri Birleşik Krallık hükümetine gösterdik. Birleşik Krallık, son otuz yılda yazılım mühendisliğinde eksikliklerimiz olduğunu biliyor. Bunun nedeni, yazılım mimarimizin yeterince bilimsel içerikli olmaması ve kaynak kodumuzun yeterli ölçüde standartlaştırılamamasıdır. Bu eksiklikler belirlenmeli ve ağların daha güvenli olması adına yazılım mühendisliğimiz iyileştirilmelidir. Birleşik Krallık'ın OB raporu bizim için tümüyle olumsuz değil. Yalnızca üzerine gidilmesi gereken sorunlar vurgulanıyor. Değişiklikleri yapmaya kararlıyız ve birçok çalışanımız yazılımı Birleşik Krallık standartlarına uygun hale getirmek için güçlendirme çalışmalarına başladı.

Şu andan itibaren, önümüzdeki beş yıl boyunca tüm ağı yeniden yapılandırmak için toplam 100 milyar ABD dolarından fazla yatırım yapacağız. Ağı yeniden yapılandırmak; ağ yapılarını, baz istasyonlarını ve işlem modellerini basitleştirmektir. Ayrıca, hem dahili hem de harici ağ güvenliğini en üst düzeye getirip Avrupa'nın Genel Veri Koruma Yönetmeliği'ni gözeterek gizliliğin korunmasıdır. Ağı yeniden yapılandırırken işimizi de ileriye taşıyoruz. Beş yıl sonra, satış gelirimizin 250 milyar ABD dolarını aşacağına inanıyoruz. ABD'nin duyduğu şüphe, pazarımızı küçültmez. Tam aksine, pazarımız büyüyor. Müşterilerimizin küçük şirketimizle mücadele eden böyle büyük bir güç görmesi, yaptığımız işte gerçekten iyi olduğumuzu kanıtlıyor. Hatta, fiyatlarımızı bile artırabiliriz. Bizden satın alma yapmayan bazı ülkeler diğer ülkelerin daha yüksek fiyat almasına neden olabilir. Hatta, bizden satın alma yapmaktan vazgeçen ülkeler için fiyatları arttırabiliriz. Tıpkı bir alışveriş merkezinde alışveriş yapmak gibi. Eğer pazarlık yapar ve kıyafetleri satın almadan mağazadan ayrılırsanız geri döndüğünüzde satıcı kıyafetleri istediğinizi anlar ve fiyatı düşürmez, aksine bir miktar yükseltir. Fiyattaki bu artışlar güvenliği açıklamak yerine, daha iyi bir ağ güvenliği sağlamak adına kullanılabilir. Bu fiyat artışlarına vurgu yapmak istemiyoruz, ancak amacımız daha iyi ağlar oluşturma çabalarımızı ön plana çıkarmak. Gelecekte, ağlarımız akıllı olacak ve tüm dünya bulut tarafından yönlendirilecek. Akıllı, bulut yönelimli dünyada, şirketimiz en güvenli ve sağlam ürünleri sağlayacaktır. Sonrasında, bizden satın almak zorunda kalacaksınız. Başka seçeneğiniz olmayacak. Bu şekilde yatırım ve reform yapma fırsatımız olacak.

Birleşik Krallık'ın bize yönelik bazı endişeleri vardı. Bu endişeler bizi öne çıkardı. Kötü olduklarını düşünmüyorum. Aksine, bunları bir gelişim olarak görüyorum. Sorunlarımızın farkına vardığımızda onları çözmek adına elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Biz her şeyi doğru bir şekilde yapabilen bir şirket değiliz, bu yüzden sürekli gelişmemiz gerekiyor. Halen, yetenekli bir grup çalışanımız Birleşik Krallık'taki ağ modernizasyonu üzerine uğraşıyor. Gelişmeleri takiben ağın yeniden yapılandırılmasında kilit rol oynamaları ve daha büyük sorumluluklar üstlenmeleri çok muhtemel.

S17: Kendinize fazlasıyla güveniyorsunuz. ABD'nin ortaklarını sizinle iş yapmaya ikna edeceğine de inanmıyor gibi duruyorsunuz. ABD'nin diğer ülkeleri Huawei'in yasaklanmasına ikna edemeyeceği konusunda nasıl bu kadar eminsiniz? 

Ren: Ortakları onlara inanabilir de inanmayabilir de. Onlara inanan ülkelerden çekileceğiz. Huawei'in güvenilir olduğunu düşünenlerde biraz daha hızlı ilerleyeceğiz. Dünya çok büyük, biz de her köşesine gidemiyoruz. Bugün, tüm ülkeler ürünlerimizi satın almayı tercih etseydi şirketimiz zor bir duruma düşecekti. Tüm dünyaya yetecek kadar satış veya üretim yapamayız. Bu yüzden, tek seferde bizi kabul eden ülkeler sürdürülebilir gelişim için en iyi yerler olacaktır.

S18: ABD, Batı'daki ortaklarının büyük çoğunluğunu üretiminizi sonlandırmaya ikna ederse bunun şirket üzerinde ne gibi etkileri olur? 

Ren: Batı'da ışıklar gitse de, Doğu parlamaya devam eder. Kuzey karanlığa gömülürse de Güney hala var. Amerika dünyanın tümünü temsil etmiyor. Sadece bir kısmını temsil ediyor.

S19: Fakat, ABD güçlü bir ülke. Dünyanın bu bölgesinde bile çok büyük bir etkiye sahip. Örneğin, Asya Pasifik'teki müşterilerinizi bile ikna etmeyi başarırlarsa ne gibi adımlar atacaksınız? Sizce bu durum Batı'daki ve dünyanın diğer noktalarındaki 5G tutkunuzu yenmek için yeterli değil mi?

Ren: ABD'nin bizi baskı altına alma ihtimali yok. Daha ileri teknolojiye sahip olduğumuzdan dünyanın Huawei'ye ihtiyacı var. Şu anda çoğu ülkeyi bizim imkanlarımızı kullanmamaya ikna etseler dahi yalnızca bir miktar küçülebileceğimizi düşünüyorum. Halka açık bir şirket değiliz ve dengeli bilanço tabloları için mücadele etmiyoruz. Küçülme, yaptığımız işte daha iyi olmamızı sağlayacağından insanların seveceği daha iyi ürünler yaratmaya hazır olacağız.

Aynı zamanda, ABD sürekli olarak bize suçlamalar yöneltip bizi hatalı buluyor. Bu bizi daha iyi ürünler ve hizmetler sunmaya itiyor, böylelikle müşterilerimiz bizi daha çok seviyor. Bu fırsata sahibiz. Müşteriler bizi sevdiğinde güçlüklere rağmen bizim ürünlerimizi satın almak isteyecektir. ABD veya diğer ülkelerde edeceğimiz zararlar konusunda pek endişeli değilim. Geliştirmemiz gereken bir alanı belirtilerse biz de bu alanı geliştiririz.

S20: Bu hususun Huawei'in veya Çin'in iyi işler çıkarmasının kıskanılmasıyla ilişkili olduğu sizce ne derece doğru?

Ren: Biz yeni filizlenen bir tohumuz. ABD gibi büyük bir ulusun bizi kıskanacağını düşünmüyorum. ABD son birkaç onyıldır mutlak güç sahibi konumunda. Önümüzdeki senelerde de sahip olduğu güçleri taşımaya devam edecektir. Huawei yalnızca aniden filizlenen bir tohumdur. ABD bir filizi kıskanır mı? Hiç sanmıyorum. Çok güçlü bir teknolojileri ve umut vadeden bir gelecekleri var. Bu yüzden kıskançlıkla hareket ettiklerini düşünmüyorum. Yalnızca bizi anlamıyorlar. Bizi anladıklarında şüphe duymayacaklar. ABD hükümet yetkililerinin de sizin gibi gelip bizi ziyaret etmelerini gerçekten isterim. Xi Liu Bei Po Cun'a, yani araştırmalarımız ve buradaki ortamımıza bir bakın, bilim adamlarımızla tanışın, kendilerini işlerine ne kadar adadıklarını, ayrıntılara verdikleri önemi görün. ABD yenilikçi bir ülkedir. Onlar çok açık fikirli, benim olduğumdan çok daha fazla açık fikirliler. Diğer insanları asla kıskanmadım ve ABD de bizi kıskanmıyor.

S21: Peki Çin hakkında ne düşünüyorsunuz? ABD'nin Çin'i kıskandığını düşünüyor musunuz? 

Ren: Bu iki hükümet ve ülke arasındaki ilişkiyi tam olarak anlamıyorum. Huawei bir ticari kuruluş ve siyasete nadiren dahil oluyoruz. Bunun yerine kendi gelişimimize odaklanıyoruz. Şahsen Çin'in kendini dünyanın geri kalanına daha fazla açması gerektiğini düşünüyorum. Çin'de, ABD veya diğer Batılı şirketler aleyhine asla bir şey söylemedim. Huawei Batılı şirketler tarafından adaletsiz bir şekilde muamele gördüğünde bile Çin hükümetinin Batılı şirketlerin Çin'deki pazar paylarını azaltmaktan sakınacağına dair umudumu ifade ettim ve hatta çalışanlarımın onların pazar paylarına saldırmamalarını zorunlu kıldım.

Çin'in reformdan ve açılım politikasından yararlanabileceğine inanıyorum. Çin kendini dış dünyadan aşağı yukarı 5000 yıldır izole ediyor. Ancak yoksullaştık ve diğer ulusların gerisine düştük. Ancak son 30 yılda Deng Xiaoping'in Çin'in kapılarını dünyaya açmasından beri Çin daha zengin oldu. Bu yüzden Çin reform ve açılım yolunda devam etmek zorundadır. Çin'in kapılarını Huawei nedeniyle kapatacağını düşünmüyorum ve tabi ABD'nin de kapılarını kapatacağını düşünmüyorum. ABD'nin 250 yıllık tarihi bir açıklık tarihidir. Bu dönem boyunca dünyanın en iyi yeteneklerini ve medeniyetlerini kendine çekti ve dünyanın bugüne kadar gördüğü en harika başarılara imza attı. Bu yüzden ABD'nin kapılarını dış dünyaya kapatacağına inanmıyorum. Çin de bunu yapmamalıdır. Çin gelişmekte olan bir ülke ve Batılı şirketlerden öğrenmemiz, yatırımlarına kucak açmamız ve burada iş yapmalarını teşvik etmemiz gerekiyor. 1,3 milyarlık nüfusumuz devasa bir market oluşturuyor. Batılı şirketlerin bu pazarı terk edeceklerini düşünmüyorum ve bunun gerçekleşmesini de kesinlikle istemiyorum.

Meng Wanzhou Kanada'da tutuklandıktan sonra dahi, Çinliler Canada Goose'dan kıyafet almak için akın ediyorlardı. Bu davranış, Çinlilerin aşırı duygusal veya popülist olmadığını gösteriyor. Sanırım bu, son 30 yıldaki sosyal ilerlemenin insanların zihinlerindeki etkisinin bir parçası. Çin'in açık bir ülke olduğunun, gün geçtikçe daha da açık hale geldiğinin ve bunun da dünya için harika bir şey olduğunun farkında olmalıyız. Eğer herkes olayları bu açıdan görürse daha az yüzleşme olacaktır. Ekonomik küreselleşme bir zorunluluktur, bir tercih değil. Sanayi devrimi boyunca bir dikiş makinesi, bisiklet, araba, tren veya gemi bir ülkede üretilebilirdi. Ancak herhangi bir ülkenin kendi başına bir bilgi toplumu oluşturması imkansız. Bu, birçok ülkenin birlikte çalışmasıyla ve bir grup kabul edilmiş standarda uyulmasıyla oluşturulmalıdır. Bu yüzden bilgi toplumunda açıklık ve iş birliğinin her ülkeye faydalı olacağına ve Çin'in de kendini dünyaya açmaya devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Çin'in Huawei nedeniyle kendini kapatmasını istemiyoruz. Çin'in daha da açık olmasını istiyoruz. Belki bir gün Çin'deki birçok şeyin Birleşik Krallık'takilerle mukayese edilebilir hale geldiğini görürüz. Çok açık bir sosyal ilerleme görüyoruz. Örneğin, birçok insan 30 yıl önce sokaklara tükürürdü ancak şu an çok az insan bunu yapıyor. Geçmişte insanlar bir otobüse binmek için akın ederlerdi ve hatta birbirlerini ittirirlerdi. Fakat şimdi insanlar sessizce sırada beklemeye ve otobüslere düzgün bir şekilde binmeye daha istekliler. Tüm bunlar Çin'in ilerlemesinin işaretleri. Bu olumlu ilerlemeyi göz önünde bulundurmalı ve Batılı ülkelerin bugün bulundukları konuma gelmek için yüz yıllar gerektiğini unutmamalıyız. Zamanında birçok soruna neden olan ABD'nin Batı bölgelerini genişlettiği zamanlarda sınırların durumuyla ilgili birçok film var. Ancak açık kaldıkları tüm bu yıllar boyunca ABD bugün çok gelişmiş bir durumda. Çin'in gelişeceğine ve gelecekte daha fazla ilerleme sağlayacağına ve tüm dünyanın aynı ileri medeniyet seviyesine ulaşacağına inanıyoruz.

S22: Çinli şirketlerin nasıl geliştiği ve Çin'in nasıl değiştiği hakkında konuşuyorsunuz. Duyduklarım bu yönde. Fakat ABD'den gelen iddialar anlattığınız bu şirketlerin ve değişikliklerin çoğunun adil olmayan bir şekilde meydana geldiği, sizin gibi Çinli şirketlerin Çin'de adaletsiz bir avantaja sahip olduğu için dünyada bu kadar başarılı olduğunu söylüyor. Bunlar devlet desteği alıyorlar. Burada hükümet ile bağlantıları var ve bu aynı zamanda onlara yurt dışında da yardımcı oluyor. Onlarla ilgili ne söylemek istersiniz?

Ren: Öncelikle tüm Çinli şirketler adına konuşamam. Sadece Huawei'i temsil edebilirim. Diğer şirketler hakkında bilgi sahibi değilim ve onları tanıyacak zamanım olmadı bu yüzden onlar adına konuşamam. Fakat tüm şirketler eğer uluslararası kanunlara ve faaliyet gösterdikleri ülkelerin kanunlarına uymazlarsa yurt dışında çok zarar göreceklerdir. Bu olursa bu tecrübelerden ders almak zorundalar.

Huawei, Çin dışında faaliyet göstermeye başladığında işletme hakkında Batılı şirketlerden çok fazla şey öğrendik. Finansal raporlarımız katı prosedürler doğrultusunda KPMG tarafından denetleniyor. Tüm sorunlar tespit edilecektir ve düzeltilmelidir. Kendimizi düzgün bir şirket haline getirmemiz 30 yıl sürdü. Diğer Çinli şirketlerin kendi yenilgilerinden ve Çin dışındaki diğer tecrübelerinden çok dersler çıkardıklarına inanıyorum. Huawei hükümet yardımı almıyor ve KPMG tarafından düzenlenen denetim raporları kamuya açıktır. Size denetim raporunun bir örneğini vermekten mutlu oluruz ve böylece bir ABD'li şirket olan KPMG'nin Huawei'i nasıl denetlediğini ve Huawei'in nasıl bir şirket olduğunu görebilirsiniz.

Çin toplumunun bir bütün olarak kademe kademe ilerlediğini düşünüyorum. Tabi ki dışarıda kötü insanlar da var. Kötü insanların tutuklandığını her gün gazetelerde görebiliriz. Bu da Çin'in çok etkili bir hukuk düzenini kademe kademe benimsediğini ve ilgili sistemlerin iyileştirildiği anlamına geliyor.

S23: Şu an bazı ülkelerde sizinle ilgili ABD baskısı sonucu başka pazarlara gitmeye zorlandığınızı düşünüyor musunuz? Size karşı gelebilecek diğer pazarlar hangileridir?

Ren: Huawei'in temel değerlerinden biri müşteri odaklı kalmaktır. Müşteriler Huawei'i seçerse biz de onlara mükemmel hizmet sunarız. Bizi seçmezlerse biz de onlara hizmet sağlamayız. Hangi ülkelerin bizi kabul ettiği veya reddettiğiyle ilgili olarak, bu seçim birçok ülkede yapılmadı. Basın öyküleri hükümet politikasını veya kanunları temsil etmiyor. Eğer Huawei'i yasaklamak için bir kanun çıkarılıyorsa biz de bu kanunlara uymak zorundayız ve bu ülkelerde iş yapmayı durdurabiliriz. Devlet yetkililerinden gelen kişisel düşünceler kanun veya hükümet politikası değil. ABD, Huawei ile ilgili herhangi bir kanun yürürlüğe sokmadı. Böyle bir kanunları olsaydı buna uyardık, ancak böyle bir kanun henüz geçmedi.

S24: ABD'nin dostlarını sizinle iş yapmamak için ikna etmek üzere dünyada dolaştığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda ilgilendiğiniz diğer pazarlardan bazıları hangileridir? Bu ülkelerin sizi henüz yasaklamadığını söyleyeceğinizi biliyorum, fakat başka pazarlar arıyor musunuz?

Ren: Özellikle dikkat ettiğimiz ülkeler yok. Bunun yerine müşterilerimize dikkat ediyoruz. Müşterilerimiz Huawei'i seçerse ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Müşterilerimiz bizi seçmezse onlara gelecekte hizmet vermeyi deneyeceğiz.

S25: Birleşik Krallık Huawei'i hala kullanmayı düşünen bir ülke. Sizinle çalışmak istiyor ve bazı teknolojik riskleri hafifletmeye çalışıyor. Çin'in dünyada casusluk yapmasına yardım eden bir şirket olmadığınızla ilgili olarak konuştuğumuz güvenlik endişeleri açısından Birleşik Krallık'taki tüketicilere güvence vermek için ne söylersiniz?

Ren: Birleşik Krallık'taki sorunumuz esas olarak yazılımla ilgili. Biz daha küçük bir şirket iken yazmış olduğumuz ve daha sağlam olması gereken bir yazılım var. Fakat herhangi bir arka kapı, güvenlik sorunu veya gizlilikle ilgili bir sorun bulunmamaktadır. Yazılımın daha sağlam olması gerekiyor, aksi takdirde ağlar bir saldırı durumunda daha zayıf olabilir veya çökebilir. Ancak bu durum geçtiğimiz 20 yılı aşkın bir süredir gerçekleşmedi. Ağlar devasa büyüklükte. Hiçbir ülke veya şirket ekipmanlarının kesinlikle güvenilir olduğunu söyleyemez. Bu kesinlikle imkansız. Birleşik Krallık hükümeti eğer geliştirmezsek gelecekte bir saldırı durumunda Huawei'in ağlarının zayıf olabileceğine ve çökebileceğine dair bize bir erken uyarı verdi. Bu sorunu halletmek için çalışıyoruz ve bu durumun tüketicilerimiz üzerinde herhangi bir etkisi olmadı.

S26: Bir süreliğine Birleşik Krallık konusunda devam etmek istiyorum. Kararın orada henüz verilmediği göz önünde bulundurulduğunda yatırım planlarınız ve işleriniz açısından Huawei'in Birleşik Krallık'taki geleceği ne kadar önemlidir? Birleşik Krallık'tan çıkarılmayacağınıza dair ve işleri Birleşik Krallık'ın dışına çıkarmayacağınıza dair garanti verebiliyor musunuz?

Ren: Huawei, Birleşik Krallık'ta 1500 civarında yerliye iş sağlıyor ve doğrudan ve dolaylı olarak 7500 adet iş istihdamı yaratıyor. Edinburgh, Bristol ve Ipswich'te Ar-Ge merkezlerimiz var. Yakın zamanda optik çipler için Cambridge'te bir fabrika açmaya karar verdik. Ayrıca Birmingham'da bir eğitim merkezimiz var. Bu yatırımları geri çekmeyeceğiz. Bağlılığımızı sürdürüyoruz. Neden? Birleşik Krallık'ın er ya da geç ekipmanımızı alacağına inanıyoruz. Şimdilik bizden satın almıyorlar diye bağlarımızı kesemeyiz. Bir alışveriş merkezinde çok beğendiğimiz bir ceketi görürsek fakat başka biri için ayrıldığından onu satın alamıyorsak bu bir daha o alışveriş merkezinden alışveriş yapmayacağımız anlamına gelir mi? O ceketten stoklara daha fazla gelip gelmediğini görmek için orayı tekrar ziyaret eder ve gelir gelmez onu alırız. Birleşik Krallık bize er ya da geç birçok "kıyafet" teklif edecek ve biz de bu "alışveriş merkezini" tekrar ziyaret edeceğiz. Yatırımımızı çekmeyeceğiz. Tam tersine yatırım yapmaya devam edeceğiz. Birleşik Krallık'ta kendimize güvenimiz tam ve ülkede daha fazla yatırım yapmaya devam edebilmemiz için Birleşik Krallık'ın de bize daha fazla güvenmesini umuyoruz.

ABD bize güvenmezse, Birleşik Krallık'ta daha fazla yatırım yapmaya döneceğiz. Cambridge'te satın aldığımız arazinin büyüklüğüne bir bakın ve Birleşik Krallık'ta ne kadar istekli olduğumuzu görün. Şimdilik sadece bize ceket satmadılar diye alışveriş merkezini ziyaret etmeyi kesmeyeceğiz. Bunu yapmayacağız.

Birleşik Krallık yıllar boyunca açık kaldı ve bundan dolayı çok etkilendim. Birleşik Krallık'ta karşılaştığımız tüm sorunların çözülebileceğine inanıyorum.

S27: Birleşik Krallık örneğinin diğer Avrupalı dostlarınızı ikna etmeye yardımcı olacağını umuyor musunuz?

Ren: Bir ülkedeki örneği diğerlerini ikna etmek için kullanmak istemiyoruz. Birleşik Krallık hükümeti doğru kararı verir ve Huawei'ye güvenirse ülkede daha büyük yatırımlar yapabiliriz. Aslında Almanya, Macaristan, Fransa ve İtalya dahil birçok başka ülkede büyük yatırımlarımız var. Fakat Birleşik Krallık hala öncü konumda bulunuyor.

Bildiğiniz gibi İngiltere CPU geliştirme alanında uzman bir şirket olan Arm'a ev sahipliği yapıyor. Yıllar önce Huawei, ABD'nin bize CPU satmayacağından endişelenmişti ve bu yüzden henüz daha büyük değil iken Arm ile ortaklığımızı güçlendirmeyi tercih etmiştik. Arm 2017 yılında 32 milyar ABD Dolara satıldı. Para ile daha büyük gelişme sağladılar. Bugün Birleşik Krallık veya Avrupa, CPU alanında ABD'nin yanında yerlerini aldılar. İletişim alanında elektronlar, fotonik bilimi ve kuantum yer alıyor. Birleşik Krallık'ta açmayı planladığımız fotonik çip fabrikası ile aynı teknoloji üzerinde çalışan ABD'li bir şirket olmadığı için Birleşik Krallık veya Avrupa, ABD karşısında öncü konumda olacaktır. Bu yüzden Huawei, Birleşik Krallık ve Avrupa'nın ABD gibi eşit olarak kalkınması için birçok fırsat yaratmıştır. Bir zamanlar, hiçbir Avrupalı BT veya yazılım şirketinin ABD şirketleri kadar başarılı olmadığıyla ilgili endişeler vardı. Gelecek işbirliğimizden başarı beklenebilir. Huawei'in bu iki projedeki katkısı sayesinde Avrupa, en önde eşit muamele görme hakkı elde etti. Avrupa'nın burada yapmakta olduğumuz şeyleri anlaması gerekiyor. Avrupa'yı iç pazarımız olarak görüyoruz. Yerel camialara daha derin bir şekilde girmek istiyor ve Avrupa'da yerel bir şirket gibi gelişmek istiyoruz. Yatırımımızı çekersek yıllar içerisinde yapmış olduğumuz önceki çabalarımız boşa gitmiş olacak.

S28: Bay Ren, kızınızla ilgili sorunu gündeme getirmek istiyorum. Bu sizin için kişisel olarak çok zorlu bir zaman. O şimdi Kanada'da, ABD'nin talebiyle tutuklandı ve suçlu iadesiyle karşı karşıya. Bu konu hakkında neler hissediyorsunuz ve kızınız hapse gönderilirse ne yapacaksınız?

Ren: ABD'nin yaptığı şeye itiraz ediyorum. Bu tarz siyasi nedenli hareketler kabul edilemez. ABD, ne zaman bir sorun meydana gelse diğerlerine yaptırım uygulamaktan hoşlanıyor. Bu tarz yöntemleri kullanıyorlar ve biz buna itiraz ediyoruz. Ancak şu an öyle bir aşamadayız ki bunu mahkemeye bırakmamız daha iyi olur.

S29: Buna karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ve bunun siyasi gerekçeli olduğunu söylüyorsunuz. Çin şu an kızınızın serbest bırakılmasının Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki ticaret savaşının bir unsuru olabileceğini söylüyor. Ailenizin ABD ile Çin arasındaki bu çatışmaya çekilmesiyle ilgili ne hissediyorsunuz?

Ren: Çin hükümeti böyle bir şey söyledi mi bilmiyorum. Sadece Trump'ın bu anlama gelen bir şeyler söylediğini biliyorum. Meng Wanzhou vakasının Çin ile ABD arasındaki ticaret görüşmelerinin bir parçası olduğunu sanmıyorum. Ticaret görüşmeleri esnasında söylendiği düşünülebilecek olan Trump'ın ifadesinden başka hiçbir basın veya kamu açıklamasında buna dair tek bir kelime duymadım. ABD'nin bunu göz önünde bulunduracağını söylüyor ancak Çin hükümeti değil. Şahsen Huawei'in Çin'in reform ve açılım sürecine engel olmasını istemiyorum. Umarım Çin, ABD'ye, Birleşik Krallık'a ve dünyanın geri kalanına açık kalmaya devam eder ve böylece hep beraber dünyayı ileriye taşımak için çalışabiliriz.

S30: Huawei'in neden bu şekilde ticaret savaşının içine çekildiğini düşünüyorsunuz.?

Ren: Bir fikrim yok. Huawei'in Çin-ABD ticaret savaşıyla herhangi bir ilgisi yok. İki ülke arasındaki kavga yoğun ancak satış gelirlerimiz hızlıca artıyor. Bence ticaret savaşının üzerimizde herhangi bir etkisi olmadı.

S31: Bir baba olarak kızınızın böyle bir zor durumda olduğunu görmek nasıl bir duygu?

Ren: Büyük adamlar zorluklardan doğar. Tarih boyunca birçok büyük adam birçok zorluğa düşmüşler. Zorluklar hayatlarımızın en önemli varlıklarıdır. Bunun olduğunu kabul ediyoruz ve sorunu çözmesi için hukuka güveniyoruz.

S32: Kızınız, bir gün CEO olmasını umduğunuz, büyütmekte olduğunuz varisiniz mi? Onun yokluğu şirketinize ne kadar zarara mal oldu?

Ren: Öncelikle kızım benim varisim olamaz çünkü hiç teknik altyapısı yok. Varisim, teknik sezgi yeteneğine sahip olmalı ve gelecekteki teknolojiler ve müşteri ihtiyaçları hakkında karar verebilmelidir.O, finans altyapısından geliyor ve örnek bir yönetici. Ancak işaret kulesi gibi ileri gösterecek güçlü liderlik için gereken özelliklere sahip değildir. O benim kesinlikle varisim değil.

İkinci sorunuzu yanıtlamak gerekirse; Meng Wanzhou'nun özgürlüğü kaybetmesinin Huawei'in işlerinde herhangi bir etkisi olmadı. Aslında şirket daha hızlı ve daha iyi büyüyor. Meng Wanzhou'yu tutuklamak bir hata olmuş olabilir. Wanzhou'yu tutukladıklarında Huawei'in yıkılacağını düşünmüş olabilirler ancak bu tutuklama bize zarar veremedi. Hala ilerliyoruz. Şirketimiz yerleşik süreçlere ve prosedürlere dayanarak faaliyet gösterir ve hiçbir şahsa bağlı değildir. Ben bile bir gün gideceğim fakat şirket ilerlemeyi kesmeyecek.

S33: Dünyanın bir tür ayrımA gittiği görülüyor; sizin gibi Çinli şirketlere veya teknolojilere kucak açan yerler ile Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğu gibi kucak açmayan yerler. Bu bölünme dünyada var olursa Huawei'in başarısı açısından gelecekte bu tür bir etkiyi nasıl görüyorsunuz? 

Ren: Zihin olarak dünyaya liderlik etmeye hazır olduğumuzu düşünmüyorum. Bence ABD hala teknoloji ve bilim alanında dünya lideri. Kısacası hakim olacak yeterliğe sahip değiliz. Hala insanlığa hizmet etmek için kendine düşeni yapmaya çalışan birçok oyuncudan biriyiz. Gerçekten daha fazla pazar payı elde etmeyi hedeflemiyoruz. Sadece kendi hızımızda ilerlemeyi ve diğer şirketlerin gelişmelerine engel olmamayı planlıyoruz. Dünyaya hakim olma niyetimiz de yok, yeterliliğimiz de.

S34: Bana ne söylemeye çalıştığınızı anlıyorum ve gerçekten takdir ediyorum. Çinli şirketlerin hükümetleriyle ne tür bir ilişkileri olduğunu anlamak istiyorum. ABD ve Avrupa'da şirketlerin faaliyet şeklinden oldukça farklı. İlişkinin türünü bize açıklayabilir misiniz?

Ren: Diğer şirketleri bilmiyorum. Sadece kendi şirketimi biliyorum. Bence tüm şirketler hukuka uygun şekilde faaliyet göstermeli ve vergilerini ödemelidir. Eğer vergilerimizi yeteri kadar ödemiyorsak başımız belaya girebilir. Huawei tüm geçerli kanunlara uygun faaliyet gösteren bir şirkettir. Diğer şirketleri bilmiyorum. Onlar adına konuşamam.

S35: Huawei'in itibarına zarar verildiğini düşünüyor musunuz?

Ren: Hayır. Açıkçası bizim için yaptıkları bu harika reklam için ABD hükümetine teşekkür etmek istiyorum. Böylesine güçlü bir ülkeyle yüzleşebildiğimiz için gurur duyuyoruz.

S36: Çin sisteminin ve sistemin nasıl çalıştığına dair algının Çin firmalarının küresel ölçekte başarılı olmalarını zorlaştırdığını düşünüyor musunuz?

Ren: Diğer şirketler ve yönetim sistemleri hakkında fazla bilgim yok. Ancak biz, BM kararları da dahil olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki tüm ilgili mevzuata uyuyoruz. Diğer şirketlerin ne yaptıklarıyla ilgilenmiyorum; çünkü bana ödeme yapmıyorlar. Neden onları düşüneyim ki? Sadece Huawei ile ilgileniyorum. Müşterilerin menfaatlerine sadık kalacağız ve bundan başka bir niyetimiz de yok.

S37: Söylediklerinizi ve bir işletme olarak politikaya önem vermenizi takdir ediyorum. Ancak dünyanın geri kalanı Çin'e ve bu hükümetin faaliyet tarzına bakıyor. Daha baskıcı hale geldiğini görüyor. Sizin gibi Çin'de faaliyet gösteren bir şirketin dünyanın diğer yerlerine gittiğinde bu etkiden nasıl etkilenmeyeceğini merak ediyor. Bu konuda söylecekleriniz nedir?

Ren: Biz diğer ülkelerde para kazanmak için iş yapıyoruz. Yurt dışındaki gelişimimiz ile Çin hükümetinin hiçbir alakası yoktur. Hiçbir şekilde. Faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki ilgili mevzuata uygun harekete ediyoruz ve diğer ülkelerde kazandığımız paranın tamamı Çin Devlet Döviz İdaresinin yönetimine tabidir. Bu hükümetten gördüğümüz tek baskıdır. Eğer yurt dışı karlarımızın vergisini Çin hükümetine ödeyince vergi oranımızın düşüp düşmeyeceğinden emin değilim. Beni ilgilendiren kısmı itibariyle böyle gereklilikler olduğunu düşünmüyorum. Ancak ben diğer şirketleri temsil edemem.

Diğer şirketler hakkında bir şey bilmiyorum ve herhangi biriyle kişisel ilişkim yok. Kalbimi ve ruhumu Huawei'ye adadım ve bazı kitaplar okuyorum. Dolayısıyla diğer şirketler hakkında bilgim yok ve onlar hakkındaki sorulara cevap veremem.

Çin'de kendi operasyonlarımızla ilgili mevzuatı çalışıyoruz ve diğerleri hakkında fazla bilgimiz olmuyor. Kanun üzerinde yorum yapabilecek bir siyasetçi değilim. Ben bir iş adamıyım, henüz girişimci bile değilim.

S38: Siyasi açıdan yorum yapma durumunda olmadığınızı söylediğinizi biliyorum; ancak Çin hükümeti Huawei'i dünyanın geri kalanına karşı savunma konusunda sesini yükseltmekten çekinmiyor. Dünyanın farklı yerlerine gittiklerinde Huawei'in masum olduğunu ve Mang Wanzhou'yu tutuklamanın doğru bir davranış olmadığını yüksek sesle ifade ediyorlar. Bu bir Çin firması olarak yurt dışında faaliyet göstermenizi daha da zorlaştırıyor mu?

Ren: İlk olarak halkını korumak Çin hükümetinin görevidir. Eğer ABD Çin'in en seçkin yüksek teknoloji yeteneğini baltalamaya çalışarak rekabet üstünlüğü kazanmaya çalışırsa, Çin hükümetinin buna karşılık yüksek teknoloji şirketlerini koruması anlaşılır bir durumdur. Bu Çin'in ekonomik gelişimi için iyidir.

Artık dosyamız hukuki kanuni kovuşturma aşamasında olduğu için bu konuda daha fazla yorum yapmayacağım. ABD ve Kanada kanunları öncelikle açık ve şeffaf, ardından da adil olmalıdır. ABD, Huawei hakkındaki tüm bilgileri kamuyla paylaşmalıdır; böylece sürecin tamamını ve Huawei'ye karşı faaliyetlerinin sebebini anlayabiliriz; ardından değerlendirmede bulunabilir ve kendimizi mahkemede savunabiliriz. Halihazırda yasal süreç başladığı için bu konuda daha fazla yorum yapmayacağım.

S39: Eğer şu anda dünyaya bir tek şey söyleyecek olsanız bu ne olurdu?

Ren: İleriye bakmak; geleceğin bilgi toplumu ortak başarı için iş birliğiyle şekillenecektir. Bilgi ve kültürün bir yerde sınırlandırılamayacağı veya sadece onu bir şey yaratmak için kullanacak birkaç insana mahsus kalamayacağı bir İnternet çağındayız. Bu ancak ulaşımın yeterince gelişmediği, tren, feribot veya arabaların icat edilmediği dönemde mümkündü. O zamanlarda, ekinlerini verimli şekilde yetiştirmeyi kavramış yerler zenginleşirken diğer yerlerin zenginleşememeleri anlaşılabilir bir durumdu. Ancak günümüzde ulaşım araçları gelişmiştir. İletişim araçları ve İnternet de çok gelişmiştir. Gelişmiş medeniyetler herhangi bir yerde ortaya çıkabilir. Ancak bu gelişmiş medeniyetler bir araya gelince geleceğin akıllı dünyası ve bulut çağı şekillenecektir. Bu çağ, tüm dünya tarafından ortak bir şekilde şekillendirilecektir, tek bir ülke veya tek bir şirket tarafından değil. Birlikte insanlık için daha iyi bir toplum yaratmalıyız; Huawei olarak sadece yapmamız gereken katkıyı sağladığımıza inanıyoruz.

S40: Batı'nın Huawei gibi Çinli şirketleri veya Çin'in kendisini yanlış anladığını düşünüyor musunuz?

Ren: Batı'da bizi anlamayan sadece politikacılar. Batılı şirketler ve bilim adamları Huawei'i gayet iyi tanıyorlar. Daha bu sabah büyük bir Batı şirketinin CEO'suyla bir araya geldik ve oldukça iyi bir görüşme yaptık. Böyle insanlar şirketimize muhalif değil; çünkü aynı sektördeyiz ve nerede olduğumuzu anlıyoruz. Ancak politikacılar bizi o kadar da iyi anlamayabilir. Böyle gelişmiş bir şirketin nasıl olup da eskiden bu kadar fakir olan bir ülkede ortaya çıktığını merak edebilirler. Onların da gelip Huawei'i ziyaret etmeleri gerekir; böylece onları ağırlayabilir ve akıllarındaki her soruya cevap verebilirim. Onları memnuniyetle karşılarım.

Bugün size önyargılı davranmadan samimi şekilde cevaplar verdim ve aynı onlar için de aynı şeyi yapmaktan memnuniyet duyarım. Zaman içerisinde bizi anlayacaklardır.

S41: Daha önce de söylediğim gibi liderlik sırlarınızı okudum: mütevazi ol, tutkulu ol, her zaman öğren. Haksız mıyım?

Ren: Evet, haklısınız.

S42: Ayrıca ateş elementine inanıyorsunuz; çünkü herkesi tutkusu içerisinde ateşe sahip olmasını istiyorsunuz. Ancak ateşin sınırlandırılması gerektiğini de düşünüyorsunuz. Bu nedenle şömineleri seviyorsunuz. Bu doğru mu?

Ren: Şöminelerin de ateşin de benimle ilgisi yok. Bunlar sadece bir bina içerisindeki dekorasyonlardır. Bazen bir sohbet için şöminenin önünde oturmak ortamı güzelleştirir; ancak bunun şömineleri sevmemle bir ilgisi yok. Birçok şeyi seviyorum. Kırsal bölgeler favorimdir. En büyük pişmanlığım çiftçi olmayışımdır. Tarım ve ekin yetiştirme hakkında birçok kitap ve haber okurum. Yaptığım ile okumayı sevdiğim arasında bir tezat var. Ateş benimle ilişkili değil.

Bu, ABD'li bir muhasebe firması tarafından denetlenen yıllık raporumuzdur. Bu, hakkımızdaki gerçeği anlatır.

S43: Röportaj sırasında sizden duyduklarıma göre benze siz kendini adamış bir iş adamısınız ve sadece şirketinizi yönetmek istiyorsunuz. Müşterilerinize hizmet etmek, dünyadaki en iyi teknolojiye sahip olmak ve Ar-Ge'ye yatırım yapmak istiyorsunuz. Sadece işinize odaklanmak çok zor hale geldi, değil mi? Etrafınızı saran tüm bu anlaşmazlıklar ve suçlamalar nedeniyle sadece işinize odaklanmak çok zor bir hal aldı.

Ren: Kızımla da ilgileniyorum. Üç tane çocuğum var ve hepsiyle ilgileniyorum. Elbette kendi kişilikleri var ve her zaman iyi anlaşamıyoruz. Meng Wanzhou gençken askerdeydim ve genellikle evden uzakta oluyordum. Annesi onunla ilgilendi. Yılın 11 ayı evden uzakta olmak zorundaydım ve evde bulunduğum bir ay süresince de gün içerisinde okulda oluyor, akşam ödevini yapıyor ve sonra da uyumaya gidiyordu. Birlikte çok fazla vakit geçirmedik; ancak her zaman çok çalıştı, ayrıca insanlarla ve nesnelerle ilişkileri iyidir.

Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesinde okuduğu zamanlarda annesinin ona biraz para vermemi söylediğini ve ona 10.000 RMB verdiğimi halen hatırlarım. Mezun olduktan sonra 9.500 RMB'yi bana geri vermişti. Çok tutumludur. İlk defa bir fuar için Moskova'ya gittiğinde ona yaklaşık 5.000 ABD Doları vermiştim. Geri dönünce 4.000 ABD Dolarından fazlasını bana geri verdi. Sadece az miktarda para harcadı. Ayrıca oldukça bağımsız biridir. Entegre Finansal Hizmetler (IFS) programında IBM danışmanlarıyla birlikte çalışmaya başladığımızda program yöneticisiydi ve çok çalıştı. Kendisini on veya yirmi yıllığına programın içerisine attı. Proje yönetiminden çok iyi anlar; böylece finans alanında mükemmel bir iş çıkardı.

Finans alanında mükemmel iş çıkaran kişiler denge, yönetim ve etkinlik ile ilgilidirler. Huawei liderlerinin yatay dengeye odaklanmaları beklenmez, ancak atılım için dikey olarak dalarlar. Dolayısıyla kızımın CEO veya genel başkan olması mümkün değil. Bu sizin bir önceki sorunuza dönüyor.

Meng Wanzhou tutuklandığında babası olarak kalbim kırıldı. Çocuğumun bu şekilde acı çekmesini nasıl izleyebilirim? Ancak bu yaşandı. Ne yapabilirim? Ancak davayı yasal süreçlerle çözebiliriz. Kanuna aykırı bir uygulamada bulunduğumuzu düşünmüyoruz; çünkü Huawei'de işleri çok sıkı tutarız. Nasıl kanuna aykırı bir uygulamada bulunulmuş olabilir?

İlerleyen dönemde ABD elindeki delilleri açıklayacak ve mahkeme bir karara varacaktır. Wanzhou şimdilik ev hapsinde; ancak hala güçlü bir iradeye sahip ve her gün birçok çevrimiçi kursa katılıyor. Bazı meşlektaşlarımız şirketle ilgili stratejik konularda halen çevrimiçi şekilde onunla irtibata geçiyorlar.

Bir baba olarak duygusal açıdan boğulmaktan kendimi alamıyorum. Çocuklarımın yükseklere uçmasını ve özgür olmasını istiyorum. Çocuklarımın hepsi sağlam karakterlere sahip. Daha iyi olmak için hepsi çok çalışıyor. Ebeveynler olarak çocuklarımızdan sürekli yanımızda durmalarını isteyemeyiz. Kişisel gelişimlerinin daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu zorluğun onun için değerli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Böyle büyük bir badireden geçiyor olmak ona gelecekte güç verecektir. Sanırım bunun için ABD hükümetine teşekkür etmeliyim. Bence bunun sayesinde kızım daha da yükseklere ulaşacak.

S44: Basınla konuşmanızın uzun zaman aldığı söylendi. Çok sessiz kaldınız, basından uzak durdunuz. İnsanlar bunun gizemli olmanızdan, Huawei'in gizemli olmasından kaynaklandığını söylüyor. Kendinizi ve Huawei'i dünyaya açmanız neden bu kadar uzun zaman aldı? Dünyaya açılmanız için neden bu kriz gerekti?

Ren: Dürüst olmak gerekirse Huawei her zaman oldukça yüksek bir profil çizdiu. Tüm liderlerimiz oradalar, Richard Yu ve Eric Xu gibi kişiler her gün kamuoyunu bilgilendiriyorlar. Peki neden birer İnternet şöhreti olmadılar? Neden herkes bana yoğunlaştı? Ben utangaç birisiyim, yabancılardan oluşan geniş gruplar içerisinde iyi değilim. Belge inceleme konusunda iyiyim.

Eşim bir gün bana neyi sevdiğimi sordu. Ona kağıtlarla çalışmayı sevdiğimi söyledim. Nedenini sordu. Ona belgelerin ve yazıların felsefe, mantık ve gerçek içerikle dolu olduğunu söyledim. Bir şey yazıp onu gönderdiğinizde üç beş yıl hiçbir etkisi olmayabilir. Ancak 30 yıl sonra geriye dönüp baktığınızda ve onları tekrar okuduğunuzda böyle istikrarlı bir amaçla gelişim gösterdiğimizi anlıyorsunuz. Bu felsefe, mantık ve yönetimin getirdiği bir şeydir.

Eşim her zaman bana neyi sevdiğimi sorar. Ona belgeler üzerinde çalışmayı sevdiğimi ve harici değil de dahili işler üzerinde vakit harcayabilemeyi arzu ettiğimi söylüyorum. Bu nedenle Yönetim Kurulu Başkanlığını istemedim. Başkan şirketin tüm iş kayıtlarından, evrak imzalamaktan sorumludur. Bunlar angarya işler. Bu temizlik yapmak gibi, yapmak istediğim bu değil. Bu şirketi yönetmekten başka bir şey yapmak istemiyorum. Karakterim bunu belirledi.

İnsanlar bazen neden bu kadar muhteşem olduğumu soruyorlar. Onlara şunu söylüyorum: Ben bir sincap değilim; büyük bir kuyruğum yok. (Not: Bu bir sözcük oyunudur, Çince'de "muhteşem" ile "büyük kuyruk"un söylenişi aynıdır). Eğer muhteşem olmadığımı söylesem, mütevazi gibi görünmeye çalıştığımı söylerler. Bu nedenle basınla konuşamıyorum. Eğer muhteşem olduğumu söylesem buna inanmazlar. Eğer aksini yapsam rol yapıyor olurum.

Bu tarihi noktada halkla ilişkiler ekibimiz beni kendimi daha çok ifade etmemi istiyor. Konuştuğum zaman insanların daha fazla dikkat kesildiklerini, diğer şirket yöneticilerinin bu kadar ilgi çekmediklerini söylüyorlar. Eğer CEO dışarıda, halkın arasında kahve içiyorsa neden resim çekilmesin? Genellikle topluluk önünde konuşmam ve pek de sosyal değilimdir. Eğer dışarıya kahve içmeye gidersem kendim olma konusunda kendimi özgür hissetmem. Kaçınılmaz şekilde birçok insan resim çekiyor ve bunları İnternet'e koyuyorlar.

"Vay, Ren böyle sade şekilde yaşıyor!" İnsanların kahve içmeyi neden sade yaşamak olarak algıladıklarını bilmiyorum. Yemek yediğim zaman da aynı şeyi söylüyorlar. Belki canım et çekmiyordur; o zaman sebze yerim. Ardından insanlar ne kadar muhteşem olduğumu söylüyorlar.

Bazen basında gördüğünüz gerçek ben değil. Ve kendimi açıklamaya ayıracak zamanım pek yok; bu nedenle basının karşısına o kadar sık çıkmıyorum. Aslında bu doğru değil. Birkaç yıl önce Davos'ta BBC'ye bir röportaj vermiştim ve bu canlı yayınlanmıştı. Yani basınla buluşuyorum, ancak çok sık değil.

Halkla ilişkiler ekibimiz siz basın mensupları tarafından sıkıştırılıyor; şimdi onlar da beni sıkıştırıyor. Bu yüzden ortaya çıkmak ve şovumu yapmak zorundayım. Bazen kendimi yanlış ifade ediyorum. Hiçbir zaman basın eğitimi almadım ve her zaman aklımdaki neyse onu konuşurum. Dolayısıyla bazen yanlış ifadeler kullanıyorum. Eğer yaparsam umarım beni affedebilirsiniz.

S45: Size soracağım son bir soru kaldı. Geçmişte liderliğiniz konusunda Batı'dan esinlendiğinizi ifade etmiştiniz. Avrupa tarihinde size ilham veren nedir? Bu neden sizi kendine çekti? Ve şimdi Batı size direnç gösterdiğine göre fikrinizi değiştirdiniz mi?

Ren: Öncelikle Birleşik Krallık'ın üzerimde derin bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Anayasal Monarşi bu ülkede kurulmuştu. Bu yapı içerisinde krallar ve kraliçeler yasanın altında konumlandırılmıştır ve yasa da parlamentonun elindedir. Kral en güçlü kişi değildir ve yasal sınırlamalara tabidir. Parlamentoda alınacak müşterek kararlara tabidir. Bu iyi dengelenmiş bir ülke yaratmıştır. Birleşik Krallık'taki Şanlı Devrim bu ülkenin 350 sene anlaşmazlık yaşamaktan kaçınmasını mümkün kılmıştır. Bu günümüzde Birleşik Krallık'ı gelişmiş bir ülke haline getirdi ve benim üzerimde de büyük etkisi oldu.

İkincisi Püritenlerdir. Okyanusu geçip Amerika'ya ulaştıktan sonra hukukun üstünlüğünü Britanya'dan miras aldılar. Amerika büyük bir kıta. Hızlı genişlemesi sırasında Batı kaos içerisindeydi; bu nedenle detaylı kanunlar oluşturmaları imkansızdı. Ancak İngiltere'deki halk yasal sistemlerindeki ayrıntılara harika şekilde uyuyorlardı. Bu inovasyon ivmelerini zayıflattı. Şu anda ABD'de genel yönetim çerçeveleri tümüyle standardize edilmiştir; ancak uç noktalarda geniş esneklik vardır. Böyle olması da dinamik bir topluma netice verdi.

Oldukça esnek uç noktalara sahip, gayet sıkı bir genel sistem ile Huawei'de biz de benzer bir sisteme sahibiz. İnsanlara büyüme özgürlüğü veriyoruz; böylece şirketimizde sadece düzene değil, aynı zamanda demokrasi ve özgürlüğe de sahibiz. Huawei dışındaki insanlara bu bir mucize gibi görünüyor.

Aslında ben bunu iki kültürden öğrendim. Bir tanesi İngiliz kültürü. Bu kültürde açık ve standardize edilmiş yönetim, toplumun bel kemiğini oluşturur. İkincisi ise Amerikan kültürü. Bu, uç noktalarda açık olan, ayrıca açıklığı ve rekabeti cesaretlendiren bir kültürdür. Her ayrıntıyı yönetmiyoruz. Bunların hepsinin üzerimde bir etkisi oldu. Batı'daki birçok felsefe anlamla doludur. Bundan çok şey öğrendim. Bugünlerde yazdığım her şey bir açıdan standarttır; ancak köşelerde biraz esneklik vardır.

İnsanlarımızdan bazıları yazdıklarımı okumak ve anlamak için zaman ayırdılar ve bunlar Huawei'de kilit noktalardaki çalışanlar haline geldiler. Pek anlamayanlar ise şirket içerisinde diğer aşamalarda kendi kısımlarını yerine getiriyorlar; bu şekilde içerisinde belli bir düzen bulunan bir organizasyon yarattık.

Muhabir: Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Sizinle gün boyu konuşabilirim ve bu çok ilginç bir sohbet oldu. Nereden geldiğinizi anlamamız için bize ayırdığınız zaman için size minnettarız. İçerisinde bulunduğunuz durumun çok zor olduğunu düşünüyorum.