Huawei Dönüşümlü Genel Başkanı Ken Hu İşletmeye Olan Güvenini İfade Ediyor ve Zorluklara Değiniyor

Huawei Dönüşümlü Genel Başkanı Ken Hu, şirketin Dongguan'daki yeni yerleşkesinde 18 Aralık 2018, Salı günü dünya genelinde lider basın kuruluşlarıyla bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Gazeteciler, bağımsız siber güvenlik laboratuvarının yanı sıra 5G donanımı için geliştirilen materyallerin ve termal yönetim teknolojilerinin sergilendiği Ar-Ge laboratuvarlarını ziyaret ettiler.

Hu, yüzlerce ağ operatörünün, dünyadaki Fortune 500 şirketlerinin neredeyse yarısının ve yüz milyonlarca müşterinin güvenini kanıt olarak göstererek Huawei işletmesinin büyümesine ve başarılarına olan güvene ilişkin güçlü mesajlar verdi. Huawei'in 2018 gelirinin 100 milyar ABD dolarını aşmasının beklendiğini söyledi.

Ayrıca şirketin güvenlik kaydının temiz olduğuna tekrar tekrar vurgu yaparak gerçeklerin, kendileri adına konuşmasına izin vermenin en iyisi olduğunu ifade ederek Huawei'e ilişkin son iddiaları da doğrudan ele aldı. Hu, 30 yıl içinde ciddi herhangi bir siber güvenlik olayı olmadığını belirtti.

Basın toplantısında öne çıkan bazı noktalar şu şekildedir:

  • 5G'de – Halihazırda dünya geneline 10.000'in üzerinde baz istasyonunun nakliyesini yaptığı için tüm ICT (bilgi ve iletişim teknolojileri) donanımı sağlayıcıları arasında bir numara olan Huawei, 25 ticari sözleşmeyi garanti altına almıştır. Neredeyse tüm ağ müşterileri, 5G'ye daha hızlı ve daha düşük maliyetli yükseltmeler için şu anda en iyi donanım ile pazar lideri olan ve en az gelecek 12 ila 18 ay süreyle bu şekilde kalacak olan Huawei'i istediklerini belirttiler. 5G teknolojisine dayalı bazı güvenlik endişeleri oldukça meşrudur, ancak operatörler ve hükümetler ile iş birliği yapılarak bu endişeler açıklığa kavuşturulabilir ya da yatıştırılabilir diye ifade ediyor Hu.

"İdeolojik veya jeopolitik mülahazalara" dayalı asılsız spekülasyonlar için bir mazeret olarak 5G sorunlarını kullanan bazı ülkelerde "nadir durumlar" ortaya çıkmıştır. Pazar rekabetini engellemek için samimiyetsiz bir şekilde mazeret olarak ortaya konan güvenlik endişeleri; yeni teknolojinin kullanılmaya başlamasını yavaşlatacak, ağ dağıtımı maliyetlerini arttıracak ve tüketiciler için fiyatları yükseltecektir. Huawei'in 2017 ila 2020 arasında 5G dağıtımı için ABD'de rekabet etmesine izin verilmiş olsaydı bazı ekonomistlere göre kablosuz altyapıda 20 milyar ABD doları sermaye harcamasından tasarruf edilebilirdi.

  • Siber güvenlik – Güvenlik, Huawei'in en yüksek önceliğidir ve her şeyin ötesindedir. Hu; Birleşik Krallık, Kanada ve Almanya'da doğrudan endişeleri tanımlamak, ele almak ve ortadan kaldırmak için tasarlanmış olan benzer merkezleri örnek göstererek ABD ve Avustralya gibi yerlerde de siber güvenlik değerlendirme merkezleri inşa etmeye ilişkin sorusuna açıktı. Huawei, bazı hissedarların sahip olabilecekleri meşru endişelere ilişkin anlayışını ifade ederken düzenleyici kurumların ve müşterilerin sıkı incelemelerine ve takiplerine maruz kalmıştır.

Bununla birlikte hiçbir kanıt, Huawei donanımının bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu göstermemektedir. Çin yasalarına ilişkin sık alıntılanan endişelerle ilişkili olarak Çin Dış İşleri Bakanlığı, hiçbir yasanın şirketleri zorunlu arka kapılar yüklemesini şart koşmadığını resmi olarak açıklamıştır. Huawei, diyaloğun yanı sıra açıklığı, şeffaflığı ve bağımsızlığı konusundaki endişelere açık kalmaktadır. Geniş ölçekte Huawei ya da kamunun dışında telekom operatörleri ile de herhangi bir kanıt ya da delil paylaşılamamıştır.

  • Uyumluluk – Bazı gazeteciler, Huawei CFO'su Sayın Meng Wanzhou hakkında sorular sormuştur. Hu, yasal süreç devam ettiği için yorumda bulunamamıştır, ancak iş faaliyetlerinin, bu olaydan etkilenmediğini ifade etmiştir. Yönetimin yolculuk planları etkilenmemiştir ve Huawei, 2007 yılından bu yana yürürlükte olan ticari uyumluluk sisteminden oldukça emindir. Şirket, Kanada ve ABD'deki hukuk sisteminin adaletine ve bağımsızlığına güven duymaktadır.

Hu, şirketin en son başarılarını heyecan verici olarak açıklamaktadır ve Huawei'deki çalışanlarının, kültürünün ve yönetimin geliştiği yaklaşık 30 yıllık geçmişini hatırlatmıştır. “Bu, bilinmeyen bir satıcıdan 5G liderine geçiş yaşadığımız büyümeye yardımcı olan bir dönüşüm yolculuğudur”. Ayrıca Hu, çalışanlar, müşteriler ve hissedarlar ile diyalog halinde olan ve bu kişilere etkide bulunan söz konusu medya kuruluşları sayesinde Huawei'in hâlâ zorluklarla yüzleştiğini de kabul etmiştir.

Hu, kapanış sözlerinde 1915 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ünlü Fransız yazarın sözlerini tekrar ederek “Romain Rolland'dan bir söz paylaşmak istiyorum” dedi.

“Dünyada yalnızca bir kahramanlık var: dünyayı olduğu gibi kabul etmek ve dünyayı sevmek'. Huawei'de karşımıza çıkan şeyleri kabul ediyor ve yine de yaptığımız işi sevmeye devam ediyoruz. Benzer şekilde Çince'de şöyle bir ifademiz var: 道阻且长,行且将至. Önümüzdeki yolun uzun ve zorlu olduğu, ancak yolculuğa zaten çıkmış olduğumuz için harekete devam edip hedefe ulaşacağımız anlamına gelmektedir.

Tam transkript

Açılış sözleri

Ken Hu: Herkese iyi günler! Yeni yerleşkemize hoş geldiniz. Bu bizim dünyadaki en büyük yerleşkemiz. Yeni üretim merkezimizi buraya inşa ettik. Eğitim merkezimizi ve ayrıca Ar-Ge merkezimizi de buraya inşa ettik. Ayrıca çalışanlarımızın çoğunu Shenzhen'den buraya, Dongguan'a taşıdık. Öğrendiğim şey, çalışanlarımızın bu yeni yerleşke konusunda çok heyecanlı olmalarıdır.

Bildiğim kadarıyla teknoloji laboratuvarımızı ve buradaki güvenlik laboratuvarımıza iyi bir tur gerçekleştirdiniz. Burayı ziyaret ettiğiniz sonraki seferde sizleri, mükemmel yerleşkemizde küçük bir tren turuna çıkarmaktan mutluluk duyacağız. Burası, çok güzel bir göl kenarı yerleşkesidir. Hepiniz için tatil sezonunun çok yoğun olduğunu biliyorum, bu nedenle bugün bizimle birlikte olmak adına zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Bu yıl çok olaylıydı, değil mi? Bu nedenle bugünkü konuşma için çok fazla sorunuz olduğunu düşünüyorum. Başlamadan önce sizlere bu yılki iş ilerlememize ilişkin hızlı bir güncelleme sunma fırsatını değerlendirmek istiyorum, sonrasında Soru ve Cevap oturumu ile devam ederiz.

Bu yıl bizim için oldukça iyi geçti. Yıl sonuna kadar toplam gelirde 100 milyar ABD dolarından fazlasını elde edeceğimizden oldukça eminiz.

Bu, geçmişimiz için büyük bir dönüm noktası. Satış gelirlerimiz ilk defa 100 milyar ABD dolarını aştı. Farklı iş grupları için de oldukça memnun edici büyümeler yaşadık.

Örneğin, toplam portföyümüzün en büyük kısmını oluşturan operatör iş grubumuzda 5G için 25'in üzerinde ticari sözleşme imzaladık. Şu an için ticari 5G sözleşmeleri açısından bir numarada yer alıyoruz. Bu, endüstrinin tamamı genelindeki açık ara lider olan teknolojik yeniliğimizin bir sonucudur. Ayrıca 5G donanımının tüm dünyaya nakliyesine de başladık. Aslında halihazırda dünya genelindeki farklı pazarlara 10.000'in üzerinde baz istasyonunun nakliyesini gerçekleştirdik.

Kurumsal iş birimimizde de oldukça iyi bir ilerleme kaydettik. Lider küresel şirketlerde imzaladığımız sözleşmelerin sayısı giderek artıyor. Bu yıl Fortune 500 listesindeki 200'ün üzerindeki şirket, dijital dönüşüm sağlayıcısı olarak Huawei'i seçti. Bu yüzden bu da ileriye yönelik büyük bir adımdır.

Ve tüketici satış birimimiz. Hepimiz biliyoruz ki akıllı telefonlarımızın satışı çok iyi. Bu yıl amiral gemisi akıllı telefonlarımız P20 ve Mate 20'nin başarılı lansmanı ile satış gelirimizde ve gönderimlerde büyük bir artış yaşadık. Bu yeni akıllı telefonlar, yüksek kaliteli kameralar ve özellikle de yapay zeka dahil olmak üzere pazara inanılmaz işlevsellikler kazandırdı.

Bu sayede bu yıl üç iş grubumuzun tamamında oldukça memnun edici bir büyüme yaşadık. Özellikle Ekim ayında ilk defa full-stack, tüm senaryolara uygun yapay zeka çözümümüzü tanıttık.

Yaklaşık on yıldır yapay zeka üzerinde çalışıyoruz ve bu yıl full-stack, tüm senaryolara uygun çözümümüzün duyurusunu yaptık. İnanıyoruz ki bu çözüm ile yapay zekayı nihai olarak gerçek bir GPT (genel amaçlı teknoloji) haline getirebileceğiz.

Bunu, toplumun tamamı için daha erişilebilir ve daha düşük maliyetli hale getirmeye çalışıyoruz. Ve umuyoruz ki gelecek yıllarda müşterilerimizin, yeni ortaya çıkan teknolojinin avantajlarını en üst düzeye çıkarmalarında yardımcı olmak adına yapay zeka için daha heyecan verici çip kümeleri, donanım ve yazılım çözümlerinin lansmanını yapacağız.

Bu yıl elde ettiğimiz heyecan verici büyüme bu şekilde. Elbette ki aynı zamanda da bazı zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu yıl Huawei'e karşı yapılan suçlamaların hepiniz farkındasınız. Bazı pazarlardaki Huawei hakkında korku oluşturma ve endüstrinin büyümesine müdahalede bulunmak amacıyla siyaseti kullanma çabalarına rağmen müşterilerimizin bize güvenmeye ve endüstriye sunduğumuz katkıyı takdir etmeye devam ettiklerini söylemekten gurur duyuyoruz.

Bizimle çalışmaya, bizimle yenilikler yapmaya ve ağlarını yenilikçi teknolojimiz ile inşa etmeye devam ediyorlar. Desteklerinden dolayı çok minnettarız.

Güvenlik sorunları söz konusu olduğunda bir endüstri olarak teknoloji ve nasıl iyileştirileceği konusunda daha fazla konuşmamız gerektiğine inanıyoruz. Güvenlik suçlamaları söz konusu olduğunda gerçeklerin kendileri için konuşmalarına izin vermek en iyisidir. Ve gerçek ise: Huawei'in güvenlik kaydının temiz olduğudur. Siber güvenliğin küresel bir sorun olduğunu düşünüyoruz. Bu, sektör genelindeki bir sorundur ve bunu, hep beraber ele almamız gerekiyor.

Yolumuzda ilerlerken teknolojik yeniliğe, geniş banda, buluta, yapay zekaya ve akıllı cihazlara yatırım yapmaya devam edeceğiz. Ayrıca teknolojik yeniliğe yaptığımız sürekli yatırımın, 5G teknolojisinin daha hızlı dağıtımı ile önümüzdeki yıl telekomünikasyon sektöründe sağlam bir büyümeyi güvence altına almamıza yardımcı olacağına da inanıyoruz. Farklı dikey endüstriler genelinde dijital dönüşüm ile işletme pazarında daha güçlü bir konumda olmamıza yardımcı olacaktır. Ve özellikle de tüketicilere daha heyecan verici ve yenilikçi cihazlar sunmamıza yardımcı olacaktır. İlk 5G akıllı telefonumuzun lansmanını yapacağız ve bundan çok fazla beklentimiz olabilir.

Bu, işletmemizin büyümesine ve ilerlemesine ilişkin sadece kısa bir bilgilendirmedir. Bugün sizlerle bu konuda daha fazla konuşabileceğimiz için çok mutluyum, Soru ve Cevap oturumunu gerçekleştirmek için yeterli zamanımız var.

Şimdi sorular için sözü sizlere bırakmak istiyorum.

Soru ve Cevap

Joseph Waring, Mobile World Live: Birçok hükümet genelinde yapılan suçlamalar ve dayatılan korku düşünüldüğünde Huawei'in söz konusu baskıyı hafifletmek adına yakın vadede ya da orta vadede gerçekleştirmeyi planladığı belirgin eylemler nelerdir? Birleşik Krallık'ta ülkedeki operatörlerle birlikte çalışan siber güvenlik merkezinizin ve benzeri birkaç tesisinizin daha olduğunu biliyorum. Bu konudan bahsedebilir misiniz?

Ken Hu: İçinde bulunduğumuz endüstrinin, daha hızlı teknolojik dönüşüm süreçlerinden geçtiğinin bilincindeyiz. Teknolojiler giderek daha karmaşık hale gelmektedir. Ağlar daha açık hale gelmektedir. Bunun sonucu olarak ağ operatörlerinin ve düzenleyici kurumların, aynı zamanda da endüstriye ilişkin genel kamuoyunun ilgi ve alakasının artmakta olduğunun kesinlikle farkındayız. Bunun oldukça normal olduğunu düşünüyoruz.

Kendimize baktığımızda, az önce bahsettiğim gibi, Huawei işletmesi de oldukça hızlı bir şekilde büyüyor. Yıllık gelirimiz çok yakında 100 milyar doları aşacak. Dünya genelinde 170 ülkede iş yapıyoruz. Fortune 500 şirketlerinin neredeyse yarısı Huawei ürünlerini kullanıyor. En tanınmış telekomünikasyon operatörlerinin büyük çoğunluğu, Huawei donanımını dağıttı. Akıllı telefonlarımız, dünya genelinde yüz milyonlarca tüketici tarafından kullanılıyor.

Ölçeğimiz, boyutumuz ve varlığımız düşünüldüğünde hükümetler, toplum ve genel kamuoyu tarafından ifade edilen endişelere ya da ilgi alanlarına baktığımızda bunu kesinlikle oldukça ciddiye almamız gerekiyor.

Bu bağlamda hükümet ile, yerel topluluklarla ve müşterilerimizle proaktif, şeffaf ve yapıcı diyaloglar ve iletişimler kurmak adına bunun sadece yapmamız gereken bir şey olduğunun fazlasıyla bilincindeyiz.

Bu, tam da bizim yaptığımız şey. Bu alandaki eylemlerimizi ve planlarımızı kısaca tanıtabilirim. Örneğin, güvenliği ele alalım. Birçok kişi, bu alana ilişkin endişelerini ya da ilgi alanlarını ifade etti. Huawei için güvenliği, en yüksek önceliğimiz ve kapsayıcı kılavuzumuz olarak kabul ediyoruz.

2011 yılında güvenliği en yüksek önceliğimiz ve kapsayıcı kılavuzumuz olarak konumlandırmamız, yönetim kurulu karar formunda kabul edilmiştir. Bu, güvenlik konusundaki ciddi taahhüdümüzü tüm dünyaya gösteren ve sergileyen kurucumuz ve CEO'muz Sayın Ren tarafından yayınlanan açık mektupta yer aldı.

Söz konusu konumlandırmanın ve kararın ardından hem şirket içinde hem de şirket dışında sağlam adımlar attık ve önlemler aldık. Örneğin şirket içinde kurumsal yönetim, organizasyonel yapı, teknoloji yeniliği, personel yönetimi ve aynı zamanda da BT sistemleri noktasında iş faaliyetleri genelinde siber güvenlik garantisi ve koruması inşa edildi ve uygulandı. Bu sabah Sean Yang'ın bunlardan bazılarını size tanıtmış olduğunu düşünüyorum.

Şirket dışında ise müşteriler, düzenleyici kurumlar ve genel kamuoyu ile etkileşimde bulunulduğunda geçtiğimiz on yıldan uzun süredir "beyazı daha beyaz hale getirmek" olarak adlandırdığımız bir stratejiyi ya da yaklaşımı izliyoruz.

Başka bir deyişle müşterilerimizin ya da düzenleyici kurumların endişelerini anlıyoruz. Bu nedenle ek adımlar atma ya da endüstride eş düzeydeki diğer şirketler ile karşılaştırıldığında ekstra mili kat etme konusunda istekliyiz.

Bu çabanın parçası olarak Huawei'in donanımı, yazılı ve çözümleri için bağımsız 3. taraflarca gerçekleştirilen üçüncü taraf sertifika süreçlerinden geçtik.

Bu sertifika süreçlerinin sonuçlarına baktığımızda söz konusu siber güvenlik olduğunda geçtiğimiz 30 yılı aşkın süredir Huawei ve Huawei'in donanımının endüstrimizde oldukça sağlam ve doğru kayıtlar tuttuğunu açık bir şekilde görebiliriz.

Donanımımız konusunda şimdiye kadar asla ciddi bir siber güvenlik olayı yaşamadık.

Ve ayrıca düzenleyici kurumlar veya müşterilerimiz tarafından gerçekleştirilen en sıkı değerlendirmeler ve incelemeler sonucunda bile donanımımızın bir güvenlik tehdidi oluşturduğuna dair herhangi bir kanıt asla olmamıştır.

Üçüncü kişi, bağımsız bir denetmen olan CFI'nın en son raporuna göre Huawei'in donanımı, işlemsel istikrar ve işlemsel güvenilirlik bakış açılarından geçtiğimiz 3 yıldan uzun süredir endüstri ortalamasının fazlasıyla aşmıştır.

Bu röportaj sonrasında bu raporu sizinle paylaşmaktan mutluluk duyacağız.

Müşteriler ve endüstri tarafından gördüğümüz bu takdir konusunda oldukça gururlu hissediyoruz.

Ancak kendimize şart koyduğumuz gereklilikler konusunda kesinlikle rahatlamayacağız, çünkü teknolojinin giderek daha karmaşık; ağların daha açık hale geleceğinin fazlasıyla bilincindeyiz. Bu nedenle güvenliğe ilişkin gereklilikler ya da talepler daha da fazla olacaktır.

Bu yüzden güvenlik ve güvenlikle ilgili teknolojilere olan yatırımımızı arttırmaya devam edeceğiz.

En son yaptığımız yönetim kurulu toplantısında yazılım mühendisliği yetkinliklerimizi iyileştirmek adına şirket geneli bir dönüşüm programı üzerinde karar aldık.

Şirket, ürünlerimizin geleceğin dünyasına daha hazır olmasını sağlamak amacıyla yazılım mühendisliği yetkinliklerimizi kapsamlı bir biçimde iyileştirmek üzere önümüzdeki beş yıl için başlangıç yatırımı olarak 2 milyar ABD doları özel bir bütçe ayıracaktır.

Söz konusu siber güvenlik olduğunda, bu çabalar aracılığıyla sektörümüzdeki lider konumumuzu sürdürmeye devam edebileceğimize inanıyoruz. Ayrıca bu tür çabalar ile sağlam siber güvenlik takibi kaydımızı da sürdürmeye devam etmeyi umuyoruz.

Dünya genelindeki hükümetler ile iletişim kurma, etkileşimde bulunma ve iş birliği yapma noktasındaki çabalarımızı arttırmaya devam edeceğiz. Hükümetlere, siber güvenliğe ilişkin tuttuğumuz takip kaydını anlamalarında yardımcı olacak ve ayrıca siber güvenliğe ilişkin gösterdiğimiz çabaları ve gerçekleştirdiğimiz eylemleri de anlamaları için de hükümetler ile görüşeceğiz.

Örneğin, bu sabah ziyaret ettiğiniz şirket içi siber güvenlik laboratuvarını dünya genelinden hükümetlere ve müşterilere açık hale getirdiğimiz başarılı laboratuvardır, bu sayede ziyaret ederek ile diyaloglar aracılığıyla konumlandırmamızı ve neler yaptığımızı anlayabilirler. Yolumuzda ilerlerken bu çabaların bazılarını daha fazla yerelleştireceğimizi de söyleyebiliriz.

Örneğin, on yıl önce Birleşik Krallık'ta bağımsız bir siber güvenlik değerlendirme merkezi kurduk. Bunun sonucunda Birleşik Krallık'taki hissedarlarla uzun vadeli ve verimli bir iş birliği modeli oluşturmuş olduk. Yolumuzda ilerlerken bu hususta çalışmaya devam edeceğiz. Kanada'da da benzer bir düzenlemeye sahibiz. Bunlar, üzerinde çalışmaya ve güçlendirmeye devam edeceğimiz çabalardır.

Aynı zamanda hükümetler ile de benzer etkileşimlerde bulunacak ve bu etkileşimleri genişletmeye devam edeceğiz. Geçen ay Bonn'daki güvenlik yenilik laboratuvarının açılış kutlamasına bizzat katıldım. Bu laboratuvar temel olarak Alman hükümetinin ve ayrıca Almanya'daki müşterilerimizin, Huawei'in ürünlerine ve güvenliğine ilişkin testler gerçekleştirmesini mümkün kılan açık bir platformdur. Bu tür çabalar, Alman hükümetinin takdirini kazanmıştır.

Sonraki adım, önümüzdeki yılın 1. çeyreğinde Brüksel'de güvenlik şeffaflığı merkezimizin lansmanını yapmaktır. Ayrıca bu da uzun vadeli planımızın bir parçasıdır. Ayrıca gerekmesi durumunda dünyanın diğer yerlerinde de benzer açık ve şeffaf güvenlik yönetimi mekanizmaları inşa edip devreye sokacağız.

Kısaca söz konusu güvenlik olduğunda bunun, oldukça ciddiye aldığımız ve çok fazla özen gösterdiğimiz bir alan olduğunu söyleyebilirim. Bu alanda çok fazla çaba harcadık ve dünya genelindeki hükümetler ile diyalog ve etkileşim içinde olarak çaba harcamaya devam edeceğiz.

Hükümetlerin Huawei ile ilişkili endişelerine baktığımızda bunun, ele almamız gereken bir başka tarafının da olduğunu düşünüyorum.

Huawei, Çin kökenli bir şirkettir fakat halka açık bir şirket değiliz. Ancak bu, aynı seviyede şeffaflığa sahip olamayacağımız anlamına gelmemektedir. Biz de bu alanda çok fazla çaba harcadık ve önlemler aldık.

Sahiplik yapımızı ise çok önceden duyurduk, bu sayede Huawei'in çalışanlarının mülkiyetinde olduğu özel bir şirket olduğunu herkes biliyor.

Her yıl yıllık raporumuzu sunmadan önce en sıkı süreçlerden geçiyoruz, böylelikle tüm hissedarlar işletme faaliyetlerimizin özgünlüğü, bütünlüğü ve bağımsızlığı konusunda bilgi sahibi olacaklardır.

Aynı zamanda bazı özel endişeler söz konusu olduğunda dünya genelindeki hükümetler ile Huawei'in faaliyetlerinin bağımsızlığı ekseninde iletişim de kurduk. İşin gerçeği, hiçbir hükümetten müşterilerimizin ya da diğer ülkelerin işlerine ya da ağlarına zarar verme yönünde asla talep almamıştır. Önceden de bahsettiğim gibi her türlü endişe için en iyi yol, gerçeklerin kendileri için konuşmasına izin vermektir. İşin gerçeği, geçtiğimiz otuz yılı aşkın süredir herhangi bir büyük siber güvenlik olayı yaşanmamış; herhangi bir siber güvenlik tehdidi olmamış ve Huawei'in siber güvenliğe zarar verdiğini gösteren hiçbir kanıt bulunmamıştır. Ve daha da fazla kişi bunu anlayabilsin diye proaktif bir şekilde iletişim kurup etkileşimde bulunmaya ve ayrıca açık şekilde iş birliği yapmaya devam edeceğiz.

Yang Yuan, Financial Times: Sayın Meng'in Kanada'daki tutuklamasına ilişkin bir sorum var. Öncesinde Reuters tarafından bildirildiği şekilde Huawei'in bağlı kuruluşu olan Skycom, Amerikan şirketlerinin teknolojilerini İranlı müşterilerine satıyormuş. Ve Sayın Meng'in de Skycom'un direktörü olduğunu ve Skycom çalışanlarının da kendilerini Huawei çalışanları olarak tanımladıklarını da öğrendik. Skycom ve Skycom'un İran'daki faaliyetleri ile olan ilişkiyi açıklayabilir misiniz?

Ken Hu: Yakın zaman önce olanlar konusunda kesinlikle çok ilgilendiğinizi biliyorum. Ancak hepinizin de bilincinde olduğu gibi bu durum şu anda hukuki süreçte ve bu noktada herhangi bir bilgi sağlama konumunda değilim. Yine de sizlerle iki noktayı paylaşmak istiyorum.

Birincisi ticari uyumluluk yönetim sistemimiz konusunda oldukça eminiz. Geliştirmeye 2007 yılında başladığımız sistem, tüm portföyümüz ve tüm Huawei iş gücü genelindeki küresel işlerimizi kapsamaktadır. Böylesi iyi çalışan bir ticari uyumluluk yönetim sistemi ile 100 milyar dolarlık işletmemizin temel garantisine sahip olduğumuza inanıyoruz. İş faaliyetlerimizin sorunsuz, verimli ve güvenli olmasını sağlama ve ayrıca dünya genelindeki müşterilerimize tekrar güven verme noktasında garantiye sahibiz.

İkincisi bu özel vakada yer alan ülkelerdeki hukuk sistemlerinin adaletine ve bağımsızlığına güven duyuyoruz. Bu meselenin adil bir şekilde sonuçlanması için sabırsızlanıyoruz.

Eamon Barrett, Fortune: Huawei ve olası güvenlik tehdidi ile ilişkili olarak çeşitli ülkelerin dile getirmiş olduğu sorunlardan biri de geçen yıl yasalaşan ve tüm endüstrinin ya da herhangi bir şirketin Çin'in ulusal istihbarat işi ile iş birliği yapmasını zorunlu kılan ulusal istihbarat yasasıdır. Şu an için hükümetimiz tarafından Huawei'den asla bir ağa sızması ya da farklı şekilde bir ağda casusluk yapması istenmemiştir, ancak Çin hükümeti Huawei'e gelse ve Huawei'den bunu yapmasını istese Huawei'in bu türdeki bir talebi reddedebileceği yasal zeminler nelerdir?

Ken Hu: İlk olarak 10 Aralık tarihinde bir basın toplantısında Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Çin'deki hiçbir yasanın şirketlerin zorunlu arka kapılar yüklemesini şart koşmadığını resmi olarak açıklamıştır.

Elbette ki tıpkı ABD ve Avustralya gibi Çin'in de terörle mücadele ya da siber güvenlik hedefleri ile ilişkili belirli yasal gereklilikleri vardır. Ayrıca Çin de özellikle tüm hükümet kurumlarının ya da temsilciliklerinin yasayı, yasalara göre uygulamaları gerektiğini vurgulamaktadır. Açık tanımlar mevcuttur.

Huawei için bizim yaklaşımımız, bu sorunları tam anlamıyla yasalar gereğince ele almaktır. Geçmişte uygunsuz bilgi sağlamak noktasında hiçbir talep almadık. Gelecekte de benzeri durumlarla baş etmek adına tam olarak yasaların gereklerini uygulayacağız. Yasalar gereğince dediğimizde yasaların, ilgili temsilcilikler için referans şartları çerçevesinde açık koşulları mevcuttur.

Gao Yuan, Bloomberg: Sabrina'nın vakasının ardından Huawei'in vekil bir CFO atadığını biliyoruz. Benim sorum; bu yapıda herhangi bir finansal rehberlik olmadığı durumda Huawei'in uluslararası çalışanlarından bazılarından öğrendiğimiz kadarıyla tedarik gibi işlerde bunun bir etkisinin olacağını öğrendiğimiz için mevcut durumda Sabrina şirketin CFO'su olarak sorumluluklarını yerine getirmeye devam edebilirse, bu vakanın Huawei'in faaliyetleri üzerinde gerçek sonuçları ve etkileri neler olur?

Ken Hu: Şu an için iş faaliyetlerimiz, Kanada'daki davadan etkilenmemiştir. Bir şirket olarak iş faaliyetlerimiz ve finansal sistemdeki faaliyetlerimiz her zamanki gibi gerçekleştirilmeye devam etmektedir.

Ryan Mcmorrow, AFP: Meng Kanada'da tutuklandıktan sonra Çin hükümeti, ulusal güvenlik endişeleri ile iki Kanadalıyı tutuklamıştır. Çin hükümeti, bunun misilleme olmadığını ifade etti, ancak en bağımsız uzmanlar bile artık öyle olduğunu belirtiyorlar. Huawei'in bu iki kişinin tutuklanmasına ilişkin herhangi bir yorumu ya da düşüncesi var mı?

Ken Hu: Bu konuda yorum yapmayacağım.

Eunice Yoon, CNBC: Huawei'in gelecek için ABD'de herhangi bir önemli işe sahip olacağını düşünüyor musunuz ve bunun, şirket için önemi var mıdır?

Ken Hu: Aslında ABD, dünyadaki en büyük iletişim pazarlarından biri ve bunun bizim için önemli olmadığını kesinlikle söyleyemem. Bununla birlikte hepinizin de bildiği nedenlerle bugünün gerçekleri, Huawei'in bu yönde işini büyütmesini oldukça güç hale getirmektedir.

Bunun sonucunda ABD'deki mevcut iş durumumuzun oldukça sınırlı olduğunu söyleyebilirim. Elbette ki ABD'de müşterilerimiz var ve müşteri merkeziyetçi iş ilkemizi takip etmeye devam edeceğiz. Kendilerine olası en iyi servisleri sunmak için elimizden geleni yapmaya çalıştık ve servislerimizden çok memnunlar.

Diğer yandan da dijital altyapı pazarı söz konusu olduğunda ABD'nin de bir geliştirme sürecinde olduğunu da fark ettik.

Huawei, ABD pazarına giremediği için bu pazarın büyük ölçüde rekabetten mahrum kaldığını da fark ettik.

Bazı ekonomistlere göre 5G için çok önemli bir dönem olduğuna inandığımız 2017 ila 2020 yılları arasında Huawei'in pazar rekabetine katılabilmesi durumunda kablosuz altyapı konusunda sermaye harcaması söz konusu olduğunda 20 milyar ABD doları tasarruf sağlanacaktır.

Huawei aynı zamanda belirli coğrafi bölgelerdeki pazar birikmesini açıklayan HHI'ya ABD'de katılamadığı için HHI, tipik olarak 1.000 aralığında olan dünyadaki diğer pazarlardan çok daha yüksek seviyede, 2.500 seviyesindedir.

En iyi tedarikçiler ve en iyi teknolojiler pazarın birer parçası olamadığından, dağıtım maliyeti açısından bakıldığında bunun büyük ölçüde yüksek olacağını düşünüyorum. Aynı zamanda bu, yeni teknolojilerin pazara geliş sürelerinde de önemli gecikmelere neden olacaktır.

Ayrıca dijital altyapı endüstrisinin bağımlılıkları büyük ölçüde küresel tedarik zincirine bağımlıdır. Başka bir deyişle sektörümüzdeki her şirketin donanımı, geliştirme ve üretim açısından küresel tedarik zincirine bağlıdır.

Aynı zamanda dağıtım söz konusu olduğunda çoğu durumda dijital altyapının, çok satıcılı bir ortam olacağını da söyleyebiliriz. Bunun için endüstri genelindeki oyuncularla iş birliği ve iş ortaklığı oluşturmak gerekir.

Bu bakış açısından belirli bir şirketin pazar rekabetinden men edilmesi, siber güvenlikle ilgili endişeleri temelden ele alamaz. İnanıyoruz ki her şey göz önünde bulundurulduğunda ABD pazarları, en iyi teknolojilerin ve en iyi şirketlerin pazar rekabetine katılmalarına ihtiyaç duyacaktır. O gün geldiğinde ne olacağını bilmiyoruz. Sabırlıyız.

Raymond Zhong, New York Times: Bu yılın başlarında ABD'nin Amerikan teknolojisini kullanmasını önlediği için ZTE'nin neredeyse iş hayatını sonlandırdığına şahit olduk. Açık şekilde Huawei bu konumda değil. Ancak bize Huawei'in bir gün bu konumda olması halinde bunun etkilerinin neler olabileceğini ve şirketin, tedarik zincirini ABD'ye bağımlı olmaktan korumak için adım atıp atmadığını bize açıklayabilir misiniz?

Ken Hu: Henüz gerçekleşmemiş olan şeyler hakkında yorum yapmayız, ancak tedarik zinciri ve iş sürekliliği yönetimi ile ilişkili düşüncelerimizi ve eylemlerimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağım.

ICT (bilgi ve iletişim teknolojileri) endüstrisinin büyük ölçüde küresel bir tedarik zincirine bağlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Huawei de istisna değil.

Bugün tedarik zincirimizde 13.000 tedarikçimiz var. Japonya, ABD, Avrupa, Çin ve bölgelerdeki diğer birçok ülkedeki şirketler. Örneğin bu yılı ele alalım; yıllık tedarik harcamamız 70 milyar dolar olacak.

Bu bakış açısından bakıldığında Huawei'in teknoloji yenilikleri bir yandan kendi çabalarımızın sonucudur. Ancak diğer yandan da küresel değer zincirimizdeki 13.000 iş ortağı ile yakın iş birliğinin de sonucudur.

Tedarik zincirinizin doğası ne kadar küresel hale gelirse, o kadar dq hassas olabileceğinin de bilincindeyiz. Bu nedenle neredeyse 10 yıl önce kapsamlı ve etkili bir iş sürekliliği yönetim sistemi geliştirmeye başladık.

Söz konusu yönetim sistemi, işletmemizin birçok bölümünü kapsamaktadır: Ar-Ge, tedarik, üretim, lojistik ve ayrıca servisler. Geçtiğimiz 10 yılı aşkın süredir uygulanan bu sistem ile oldukça çok sayıda acil durumu başarılı bir şekilde çözümledik.

Japonya'daki tsunami, Tayland'daki sel, Nepal'deki deprem gibi doğal afetler ve aynı zamanda da fidye yazılım saldırıları. Tedarik zinciri sürekliliğini sağlamak için tedarik stratejimizi bir araya getirdiğimizde ve ayrıca donanımımızın işlemlerinin nasıl sağlanacağına ilişkin düşündüğümüzde de çok fazla düşünmemiz gerekmektedir.

Örneğin tedarik zinciri stratejimizi ele alalım. Çok yönlü bir tedarik stratejisini benimsiyoruz. Bu, çoklu kaynak stratejisine sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Teknoloji çözümleri açısından birden fazla seçeneği araştırıyoruz ve ayrıca çoklu konuma sahip tedarik ağlarına da sahibiz. Aynı zamanda dünya genelinde yüzlerce telekomünikasyon operatörü ile birlikte çalıştığımız ve oldukça çok sayıda kurumsal müşteriye hizmet sunduğumuz için ürün kullanım ömrü genelinde destek sağlamak adına yedek parça ve bileşen stoğumuzu oluşturan ve ihtiyaç duyduğumuz kullanım ömrü boyunca tam destek arıyoruz.

Bunlar, iş sürekliliğini sağlamak üzere gerçekleştirdiğimiz eylemlerden ve aldığımız önlemlerden bazılarıdır. Ayrıca ICT (bilgi ve iletişim teknolojileri) endüstrisinin zincirinin de önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunun, endüstrinin tamamının ve uluslararası toplulukların dikkat etmesi gereken bir konu başlığı, bir sorun olduğuna inanıyoruz.

Önceden de bahsettiğim gibi 13.000 tedarikçimiz var. Bu yılki yıllık tedariğimiz 70 milyar ABD doları. Endüstri zincirinin tamamına ya da sürece dahil olan şirketlere veya ülkelere baktığımızda bunlar, birbirlerine bağlıdır.

Bu küresel endüstri zincirindeki herhangi bir bağlantı olağan dışı bir yolla engellenirse bu durum, endüstri zincirinin gelişiminde ve hatta sürece dahil olan ülkelerin ekonomik gelişimlerinde büyük bir etkiye sahip olacaktır.

Bu nedenle daha yakından bakarsak; toplum, sürece dahil olan ülkeler ve endüstri, bu küresel ICT değer zincirinin sürekliliğini sağlamak adına bir bütün olarak birlikte çalışmalıdır.

Steven Jiang, CNN: Meslektaşlarımın zaten sözünü etmiş olabilecekleri konulara ilişkin iki takip sorum olacak. Biri, Sayın Meng'in vakası hakkında yorum yapamadığınızı çünkü yasal bir dava olduğunu biliyorum, ancak özel olarak etkisi ile ilgilidir. Kendiniz ve diğer üst düzey yöneticiler için bunun etkisi nedir? Seyahatlerinizi sınırlıyor ya da değiştiriyor musunuz veya örneğin belirli ülkelerden kaçınıyor musunuz? Peki bunun Huawei çalışanlarının moralleri üzerindeki etkisi nedir?

Diğer nokta ise ABD'nin olası hamleleri hakkında. Çünkü ABD'deki; Fransa, Birleşik Krallık ve hatta Japonya gibi müttefiklerindeki hükümetler ya da operatörler tarafından Huawei donanımının çekirdek 5G ağlarında kullanımını engellemeye yönelik bazı hamleler görmeye başladık. Bu eğilim konusunda endişeli misiniz? Bunun, ne söylerseniz söyleyin ya da yaparsanız yapın; jeopolitik bir sorun olduğunu düşünüyor musunuz?

Ken Hu: İlk sorunuz ile ilgili olarak: Bunun, seyahat planlarımıza hiçbir etkisi yoktur. Dün bu saatlerde yine uçaktaydım.

Farklı ülkelerde 5G'ye ilişkin en son gelişmeler ile alakalı ikinci soru konusunda ise. Avrupa'dan henüz dün geri döndüm. Gözlemlerimden bazılarını sizinle paylaşmak isterim.

Bunun öncesinde söylediklerinizi bir noktada düzeltmek istiyorum. Ne Fransa'nın ne de Japonya'nın Huawei'in 5G'den men edileceğini söyleyen herhangi bir resmi kararı yoktur. Bunun yerine şu anda gözlemlediğimiz şey ise sayıları giderek daha fazla artan ülkelerin hükümetlerinin ve operatörlerinin 5G konusunda Huawei ile oldukça kârlı görüşmelerde bulunuyor olmalarıdır.

En başta da bahsettiğim gibi Huawei, 5G konusunda 25 ticari sözleşme imzalama şansını yakalamıştır. Bu sayı, endüstrideki herhangi bir rakibin sahip olduğu sayıdan daha fazladır. Aynı zamanda da teknolojilerimizin liderliğine ya da olgunluğuna baktığımızda tartışmasız olarak 5G'de önemli ölçüde lider konumundayız.

Bu sabah laboratuvarlarımızdan bazılarını ziyaret ettiniz ve orada birçok havalı teknolojiye şahitlik ettiğinizi düşünüyorum.

Bunlar, endüstrimizde yalnızca Huawei'in keyfini çıkardığı havalı teknolojilerdir. Bugün 5G ile ilişkili keyfini çıkardığımız güçlü liderliğimizi inşa edebilmemiz, bu teknolojiler sayesinde gerçekleşmiştir. 5G üzerine ticari satış öncesi düzinelerce teste katıldık. Test sonuçlarından anlaşılacağı üzere Huawei, endüstrimizde diğer eş düzeydeki şirketlerle karşılaştırıldığında teknik olgunluk görüş açısından en az 12 ila 18 ay ileridedir.

Huawei'in liderliği, müşterilerimiz tarafından halka açık bir şekilde kabul edilmiştir. Örneğin, geçen ay Londra'da gerçekleştirilen Mobil Geniş Bant Forumu'nda British Telecom'un sorumlu mimarı halka açık bir şekilde Huawei'in şu an için tek gerçek 5G tedarikçisi olduğu ve diğerlerinin ayak uydurması gerektiği yorumunda bulundu.

Müşterilerden ve hükümetlerden aldığımız bu önemli takdir, öncelikli olarak 5G'deki teknolojik liderliğimize ilişkindir.

Bu hükümetler ve bu müşteriler, 5G ağ kurulumu için en iyi tedarikçinin kullanılmasının bu yeni teknolojinin pazara sunulması için gereken süreyi büyük ölçüde kısaltmaya yardımcı olacağına inanmaktadır. Örneğin, Kore'deki LG U+. Huawei donanımı ile 5G ağlarını dağıttıktan sonra 5G servislerini halihazırda başlattılar.

Bu, kendilerine daha rekabetçi bir maliyet yapısının keyfini sürmede ve tüketicilere daha ikna edici servisler sunmalarında yardımcı olabilir. Aynı zamanda 5G ile ilişkili farklı ülkelerde çeşitli yapıdaki endişeler ile de karşılaşıyoruz. Bu endişeler konusunda bunların çoğunun, teknoloji temelinde oldukça meşru endişeler olduklarını düşünüyoruz. Bunlar, telekom operatörleri ile iş birliğimiz ve hükümetler ile müşterek etkileşimlerimiz ve iletişimlerimiz ile oldukça iyi bir şekilde açıklanabileceğine ve hafifletilebileceğine inandığımız endişelerdir. Elbette ki ülkelerin, bizim söylemimizle doğal olmayan diye nitelendirdiğimiz bir yaklaşımı benimsediği nadir vakalar da mevcuttur.

Doğası gereği endüstri ve teknoloji ile ilişkili olan bu 5G güvenlik endişesini, belirli şirketleri hedef alarak asılsız spekülasyonlara çeviriyorlar. Bu, teknolojinin kendisinin nasıl iyileştirileceği ve nasıl korunacağına odaklanmak değildir, ideolojik ya da jeopolitik meselelerden kaynaklı belirli şirketleri hedef alan spekülasyonlar ile sonuçlanır.

Çok nadir vakalarda söz konusu 5G teknolojisi seçimi olduğunda bazı ülkeler, bazı şirketlerin pazara katılımlarını yasaklayarak hiçbir şekilde gerçeklere dayalı olmayan sorumsuz bir yaklaşım benimsedi.

Bunun gibi kararların çok ciddi ve oldukça profesyonel olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kararları desteklemek için kanıt veya delil olmalıdır. Hiçbir kanıt olmaması durumunda bu yapıdaki hiçbir kararın zaman testinden geçemeyeceğini düşünüyorum. 5G güvenliğine ilişkin tartışmaların, teknoloji tartışmalarına dönüşmesini gerektiğine ve şirketlerin tarafsız değerlendirmesine dayalı olması gerektiğine inanıyoruz.

Güvenliğin öncelikli olarak bir teknoloji konusu olduğunu düşünüyoruz. Güvenlik ayrıca ele alınması için endüstrinin tamamının bir araya gelmesi gereken bir şeydir. Sağlam bir zemin olmadan belirli şirketleri hedef almaması gerekir.

Güvenlik endişeleri yalnızca teknik tartışmalar üzerinden ele alınabilir. Güvenlik tartışmalarının tüm hissedarları sürece dahil etmesi gerekir. 5G teknolojisinin seçiminde herhangi bir hükümet kararının ciddi ve profesyonel olması gerekir ve önemli olan şey ise kanıt ve delilin olması gerektiğidir.

Kanıt ve deliliniz varsa bunların, genel kamuoyuna olmasa da, Huawei'e olmasa da kamuya açıklanması gerekir. Ancak en azından bunların, telekom operatörleri tarafından bilinir hale getirilmesi gerekir çünkü Huawei'den satın alacak olanlar telekom operatörleridir.

Endüstrimiz ve geniş ölçekte toplum için güvenlik ile ilişkili zorlukların uzun süreyle gerçek olacağını düşünüyoruz. Ve bunlar yalnızca açık iletişim ve iş birliği ile ele alınabilir ve hafifletilebilir. Ve Huawei, bu sürecin bir parçası olma taahhüdünü vermektedir.

Özellikle de lider şirketler olmak üzere belirli bir şirketi reddetme, siber güvenliğe ilişkin endişeleri kökten ele alamaz. Aynı zamanda da ağ dağıtımı maliyetini artırır; yeni teknolojilerin kullanılmaya başlamasını geciktirir. Ve sonunda da ağır faturayı ödemesi gerekenler tüketiciler olacaktır.

Örneğin Avustralya'yı ele alalım, bu konuda elimizde bazı rakamlar var. Huawei'in katılımı olmadan Avustralya'da kablosuz baz istasyonlarının dağıtımı için gerekli maliyet %15 ila %40 oranında daha yüksek olacaktır. Ve bir ağın tamamını inşa etmenin maliyeti ise birkaç milyar Avustralya doları daha yüksek olacaktır. Daha da kötüsü, insanların 5G teknolojisini kullanmaya başlamaları gecikecektir.

Shunsuke Tabeta, Nikkei: Avrupa'da gerçekleştirilecek bir girişim olarak Güvenlik Şeffaflığı Merkezi hakkında konuştunuz. Benzeri önlemlere Japonya, Asya veya Avustralya'da da sahip misiniz?

Ken Hu: Güvenliğe ilişkin olarak endişeleri ele almak ve hafifletmek için koruyucu önlemler alma konusunda oldukça istekliyiz. Bu bizim ilkemizdir. Bu ilke kapsamında endişelerini anlamak ve olası tüm çözümleri keşfetmek üzere dünya genelinde hükümetlerle proaktif diyaloglar kurmaya açığız.

Halihazırda Birleşik Krallık, Kanada, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde birçok başarılı örnek olaya sahibiz. Ve kesinlikle APEC (Asya Pasifik Ekonomik İş Birliği) bölgesi de bir istisna değil. Bu ülkelerdeki düzenleyici kurumlarla da proaktif bir şekilde iletişim kuruyoruz. İhtiyaçlarına ve gerekliliklerine bakacak ve bu son gereklilikleri ele almak adına doğru çözümleri keşfedeceğiz.

Joe McDonald, AP: Bazı kişiler, Huawei'in bir güvenlik riski olduğunu söyleyen ABD gibi hükümetlerin gerçekte güvenlik konusunda değil de sadece ticaret konusunda endişe ettiklerini ve Huawei'in Amerikan teknoloji şirketlerinin bir rakibi olmasını durdurmaya çalıştıklarını öne sürüyorlar. İlk olarak şunu sormak istiyorum, durumun bu olduğunu düşünüyor musunuz, yani hükümetler bu durumu Huawei'i durdurmak adına rekabetçi bir sorun olarak mı yaratıyor?

İkincisi ise bunun Huawei'in işine ne kadar zarar verebileceğini düşünüyorsunuz?

Bir güvenlik riski olarak etiketlenme konusunda nasıl hissediyorsunuz?

Size yardımcı olması için Çin ve ABD ya da Çin ve diğer ülkeler arasındaki ticarette hangi değişiklikleri görmek istersiniz?

Ken Hu: İlk olarak Huawei'i bir güvenlik riski olarak etiketlemeye değinelim. Bize göre her türlü çıkarımın, spekülasyonun gerçek bir kanıta dayanması gerekir.

Yahut da Huawei'in çözümünün ya da Huawei'in donanımının güvenli olmadığını gösteren bir kanıtınız vardır.

Geçtiğimiz 30 yılı aşkın süredir yüzlerce telekomünikasyon operatörü, Huawei'in donanımını kullandı. Büyük herhangi bir siber güvenlik olayı yaşanmadı. Ve şimdiye kadar ABD'de neredeyse sıfır Huawei donanımını kullanıldı, o halde Huawei'in güvenli olmadığını söylemek için buradaki kanıt nedir?

Yahut da Huawei'in davranışı hakkında sorunlar olduğunu söylüyorsanız, yine geçtiğimiz 30 yılı aşkın süredir 170 ülkede iş yapan 100 milyar ABD doları değerinde bir şirket haline geldik. Huawei'in davranışlarımızla ilgili sorunları olduğunu gösteren hiçbir kanıt yok.

Bu yüzden sormak istediğim şey; 170 ülkede iş yapan, 100 milyar ABD doları geliri olan bir şirket için dünya genelinde çoğu telekomünikasyon operatörüne lider ürünler sağladığımız, Fortune 500 şirketlerinin yüzlercesine hizmet sunduğumuz, ayrıca dünya genelinde yüz milyonlar tüketiciye de hizmet sunduğumuz gerçeği ile Huawei'in herhangi bir delil olmadan bir siber güvenlik riski olduğunu söylüyorsunuz. Peki nelere dayanarak?

Ayrıca rekabetten de bahsettiniz.

İnsan toplumunun gelişimine teknoloji ve yenilik bakış açısından bakarsanız çok büyük bir itici güç de farklı endüstriler arasındaki ve farklı şirketler arasındaki yararlı rekabettir.

Rekabetin olmadığı yerde tüketiciler, daha kısa sürelerde daha iyi teknolojilerin keyfini süremezler.

Ayrıca liderliğin yalnızca rekabet ile kazanılabileceğine inanıyoruz.

Rakipleri sahanın dışına itmek, sizi daha mükemmel hale getiremez.

Bu nedenle Huawei'in güvenliğine ilişkin her türlü endişenin, her türlü suçlamanın ya da şüphenin gerçek kanıtlara dayalı olması gerektiğini düşünüyoruz. Gerçek kanıtlar olmadan bu suçlamaları kabul etmeyiz ve bunlara karşı çıkarız.

Dağıtımı gerçekleştirilmek üzere olan 5G teknolojisi için Huawei, bu alanda en güçlü liderlik konumuna sahip.

Lider şirketlere saygı gösterilmesi ve destek verilmesi gerekir. Çünkü biz endüstriye yararlı rekabeti kazandırıyor ve endüstrinin sağlıklı gelişimini yönlendiriyoruz. Ve sonunda da tüm toplum fayda sağlayacak.

Dan Strumpf, Wall Street Journal: Dünya genelindeki Batı müttefiki olan birçok ülkede geçtiğimiz yıl boyunca Huawei'e karşı gösterilen son çabaların çoğunun ABD ve ABD güvenlik kurumu tarafından yönetildiğini ve bunun, koordine bir çaba olduğunun bildirildiğini biliyorsunuz. Amerikan hükümetinin Huawei hakkındaki güvenlik endişelerini ilk dile getirmesinden bu yana 6 yıl geçti. Ve şirket 6 yıl sonra şimdi de kendini oldukça benzer suçlamalara karşı savunduğu bir konumda buluyor. Sadece sizin ya da Huawei'in, öncelikli olarak ABD olmak üzere Huawei'i güvenilir bulmayan hükümetlere, özellikle de önceden Huawei'i hoş karşılayan, ancak şu an için 5G dağıtımı başladığı zamanda Huawei'in donanımını kabul etme konusunda daha az istekli olan hükümetlere konumunuzu açıklamak üzere geçtiğimiz 6 yılı aşkın süredir farklı yapılabilecek bir şey olduğunu düşünüp düşünmediğinizi merak ediyorum. Teşekkür ederiz.

Ken Hu: Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca Huawei, hükümetler ile proaktif iletişim kurmak için birçok önlem almıştır. İletişimin yanı sıra Birleşik Krallık, Kanada, Almanya ve Fransa hükümetleri dahil olmak üzere birçok ulusal hükümet ile güvenliğe ilişkin olarak iş birliği mekanizmaları da oluşturduk. Bu etkileşimlerde söz konusu hükümetlerin sergiledikleri açık ve pragmatik yaklaşımı gerçekten takdir ediyoruz. Ve bu ilerleme, Huawei'in bu alanlarda daha da iyi olmasını teşvik etti. Bu, Huawei'in izlemeye devam edeceği strateji ve yaklaşımdır.

Aynı zamanda da en başta bahsettiğim gibi büyüdükçe, dünya genelindeki hükümetler ile proaktif bir şekilde iletişim kurmanın ve iş birliği yapmanın da sorumluluğumuzun bir parçası olduğunu anlıyoruz. Çünkü doğal olarak büyük şirketler daha fazla dikkat çekiyor ve daha fazla endişeye neden oluyor. Bu nedenle biz büyüdükçe endişelerini ele almak ve hafifletmek adına tüm bu hissedarlarla iletişim kurarak açıklığı ve şeffaflığını kucaklamaya devam edeceğiz.

Tony Chan, Commsday: Avustralya özelinde birkaç sorum var. Baz istasyonlarının ve kablosuz ağların dağıtım maliyetine ilişkin alıntıladığınız rakamların, Huawei olmadan dağıtım maliyetine ilişkin rakamlardan önceden belirttiğiniz gibi yüksek olduğunu söylediniz. Bu bir Huawei çalışması mıydı, yoksa üçüncü taraf araştırması mıydı? Bir diğer şey de Huawei'in, Avustralya hükümetinin Huawei'in 5G için ihaleye girmesini yasaklamaya ilişkin son politikası hakkında hükümet ile görüşmelere devam ettiği açıktır. Sadece Huawei için herhangi bir ayrıntılı gereklilik konusunda açık bir ifadede bulunup bulunmadıklarını bilmek istiyorum. Mesela Huawei'in gerçekten yeterli görülmek için yapabileceği bir şey var mı? Yahut bu, özel ayrıntılar, teknik detaylar olmadan yapılan salt bir yasaklama mı?

Ken Hu: İlk soruyla ilişkili olarak önceden sizinle paylaştığım rakamlar, bir üçüncü taraf raporundan alınmıştır. Şirketin adı, Frontier Economics'tir. Söz konusu raporun başlığı ise 5G Ağ Dağıtımında Rekabetin Değeri'dir. İlgilenirseniz raporu hepinize verebiliriz.

Ve ikinci sorunuz konusunda ise. Avustralya hükümetinden sorunun tam olarak ne olduğuna ve bu sonuca varmalarına neden olan kanıtın ne olduğuna ilişkin herhangi bir açık mesaj almamış olmamız yazık. Ve Avustralya hükümetine bu şüphesini açıklama fırsatımız bile olmadı.

Clay Chandler, Fortune: Sadece Dan'ın sorusuna ek bir sorum var. Buradaki mükemmel test ve değerlendirme merkezini bize gösterdiniz ve Birleşik Krallık gibi ülkeler için süreçlerin nasıl işlediğini açıkladınız. Merak ediyorum da örneğin, ABD ve Avustralya'da insanlara bu teknolojilerin nasıl doğrulanabildiğini gösterebilen ve özellikle sorunlu olan belirli pazarlarda güvenlik kaydınızı somut bir yolla sergileyebilen merkezler oluşturmak adına benzer yatırımlar yapmanın herhangi bir yararı olur muydu?

Ken Hu: Cevabım neden olmasın olurdu. Çünkü Birleşik Krallık'ta inşa ettiğimiz siber güvenlik merkezine baktığımızda bu, Birleşik Krallık içindir. Ve endişeleri ele almak adına Kanada'da da benzer bir merkezimiz var. Alman pazarına hizmet sunmak adına Almanya'da da yeni bir güvenlik merkezimiz var. Ve önceden de bahsettiğim gibi endişelerini tam olarak anlamamız için hükümetler ile iletişimler kurmamız gerekiyor. Bu endişeleri ele almak ve hafifletmek için üzerinde anlaşılan eylemleri de gerçekleştirmeliyiz.

İnsanlar sorunların ele alınması ve çözülmesini istiyorlarsa, güvenliğe ilişkin endişelerini bildirmeleri gerekiyor. Kesinlikle doğru çözümü bulabileceğimizi söylerdim.

Ancak bu endişeleri gerçek anlamda ele almayı ummadan iyi şirketlerin pazara katılımlarını engellemenin bir mazereti olarak bildirilen güvenlik endişeleri için sonuçların çok farklı olacağını söylerdim. Mesela 5G örneğini ele alalım. Güvenlik endişelerinin pazar rekabetini engellemenin mazereti olarak bildirilmesi durumunda sonuç; yeni teknolojinin daha yavaş kullanıma başlanması, ağ dağıtımının çok daha yüksek maliyeti ve tüketicilerin iyi teknolojinin, iyi hizmetlerin keyfini zamanında çıkaramamaları olacaktır. Bununla birlikte bu servisler için çok daha fazla ödemeleri gerekecek.

Ve bu yaklaşım, güvenlik bakış açısından ICT değer zincirinin yapısı gereği küresel olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak siber güvenlik ile ilişkili endişeleri gerçek anlamda ele almaya ve çözmeye yardımcı olmayacaktır. Huawei'in donanımının Çin'de üretildiğini belirten endişeler olması durumunda ICT değer zinciri dahilindeki şirketlerin tümüne baktığınızda ürünlerinin ya da bileşenlerinin hiçbirinin Çin'de üretilmediğini söyleyebilecek bir şirket bile bulmak çok güç olacaktır.

Tüm oyuncuları bu ideolojik ya da jeopolitik düşüncelerden arınmaya ve tartışmayı güvenlik ve teknolojiye geri döndürmeye davet ediyoruz. Ayrıca tüm oyuncuları gerçek riskleri tanımlamak ve doğru çözümleri bulmak üzere bir araya gelmeye çağırıyorum.

Sijia Jiang, Reuters: İki milyar dolarlık güvenlik revizyonu hakkında daha fazla ayrıntı edinmek istiyorum. Bu rakama tam olarak nasıl ulaştığınıza dair biraz daha fazla bilgi verebilir misiniz? Parayı hangi pazara ve neden şimdi harcayacaksınız? Bu, Birleşik Krallık'a ait endişelerden bazılarını ele almak üzere karar verdiğiniz CSEC'nin Temmuz raporuna yanıt mı? Ancak sorunların bazıları aslında 2015 tarihinde bildirilen eski sorunlardı. O halde herhangi bir eylem gerçekleştirmeniz neden bu kadar uzun zaman aldı ve neden şimdi?

Ken Hu: Yazılım mühendisliğinin iyileştirilmesine ilişkin beş yıllık, iki milyar dolarlık program, Huawei'in IPD dönüşümünün parçasıdır. Bu yıl şirket, IPD 2.0 programı olarak adlandırdığımız şeye başlama kararı aldı. IPD, "entegre ürün geliştirme" anlamına gelmektedir. Bu yazılım mühendisliği iyileştirme programı, genel çabanın parçasıdır.

10 yıldan uzun süre önce teknoloji ve yenilik için entegre ürün geliştirmenin tanıtımını yaparak bu dönüşüm sürecine başladık. Bunu IPD 1.0 olarak adlandırıyoruz. Geçtiğimiz 10 yıldan uzun süredir gösterdiğimiz çabalar ve yeniden yapılandırılan bu süreçler ile güvenilir, yüksek kaliteli ve yenilikçi ürünler sunabiliyoruz.

Sonrasında geleceğin teknoloji evrimi, geleceğin ağ ortamları ve geniş ölçekte müşterilerin ve toplumun teknolojiden bekledikleri ile ilişkili yenilenmiş bir anlayış ile IPD 2.0'ı başlattık. Teknik bir bakış açısından söylediğimiz gibi gelecekteki teknik manzara çok daha karmaşık hale gelecek. Ağ bakış açısından geleceğin ağ ortamı, sadece insanları değil nesneleri de bağlayarak daha açık olacak. Toplumsal bakış açısından ise dijital teknoloji daha önemli hale gelecek; iş ve günlük yaşamlarında bir şekilde herkes için öneriler barındırarak insanların yaşamlarının bütünsel bir parçası olacak. Doğal olarak bunun sonucunda da insanların teknolojiden bekledikleri şey sadece teknik liderlik ve kalite değildir. Güvenlik de temel bir talep ve gereklilik haline gelecektir.

Çok uzak olamayan bir gelecekte teknolojinin güvenilirliğinin ve güvenliğinin, her türlü teknoloji için en kökten ve temel gereklilik haline geleceğini öngörüyoruz.

Geleceği bu şekilde tasavvur ediyoruz, sonrasında buradan başlayıp geriye dönüş çalışacağız. Bir teknolojinin ya da ürünün güvenilirliği, tam olarak geliştirme süreçlerinin en sonundaki test çabalarına dayandırılamaz, daha ziyade tasarım aşamasının başlarında başlamalıdır. İnsanların sıklıkla söyledikleri gibi iyi bir ürün, testler ile değil tasarım ve geliştirme ile üretilir.

Benzer şekilde, geleceğin güvenilir ve güvenli ürünleri öncelikle tasarıma dayandırılacaktır. IPD 2.0 dönüşümünün bir parçası olarak ürünlerin güvenilirliği ve güvenliği, üzerinde çalışacağımız çok önemli bir hedeftir. Aynı zamanda da yazılımın, gelecekteki ürünlerde daha da önemli olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle yazılım mühendisliği, geleceğin ürünlerinde güvenilirliği ve güvenliği sağlamada önemli bir rol oynayacaktır.

Birleşik Krallık'ın Gözetim Kurulu'nun Temmuz raporu hakkında söylediklerinizde haklısınız. Güvenlik bakış açısından Huawei'in ürünlerinin takip kayıtlarını kabul etmiş olsalar da, bize Huawei'in yazılım mühendisliği yetkinliklerini ve pratiklerini iyileştirmesi gerektiğini de hatırlattılar.

Bu, Birleşik Krallık hükümetinden gelen bir yardımdı ve bu konuda kendilerine çok minnettarız. Bu nedenle genel IPD 2.0 dönüşümünün parçası olarak yazılım mühendisliği yetkinliklerini oldukça önemli bir bileşen olarak sürece dahil ediyoruz. Bu rakama [2 milyar ABD doları] nasıl ulaştığımız konusundaysa bu, teknoloji karışımımız ve yarıca kendi maliyet hesaplamalarımıza dayanmaktadır.

Geçtiğimiz birkaç ay boyunca genel IPD 2.0 dönüşümümüzün parçası olarak bu yazılım mühendisliği iyileştirmesini araştırdık ve gelecek için uygulama planlarımız üzerinde çalıştık. Bu dönüşüm konusundan oldukça eminiz.

Huawei büyük bir şirket. Bir karar almak, özellikle de büyük bir karar almak bizim için kolay değil. Ancak ne zaman bir karar versek Huawei asla başarısız olmadı. Gerçekleştirmeye karar verdiğimiz şeylere ilişkin sonuçlar sunma konusunda emin olma taahhüdüne sahibiz. Daha da önemlisi bu dönüşümün ve ayrıca tüm bu iyileştirme çabalarının bizim için uzun vadede geleceğimiz konusunda emin olarak kalmamız ve hükümetlerin, müşterilerin ve dünya genelindeki iş ortaklarının Huawei'e olan güvenini de sürdürmemiz adına önemli olduğunu düşünüyoruz.

Sijia Jiang, Reuters: Huawei yeni çalışanlar işe alacak mı ya da yeni laboratuvarlar açacak mı?

Ken Hu: Bu yatırım, kuruluş ve çalışanlar dahil çok fazla alanı kapsamayacak. Örneğin, özellikle de yazılım güvenliği konusunda yetenekli olan daha fazla kişiyi aramıza katacağız. Ayrıca laboratuvarlardaki olanaklarımızı da iyileştireceğiz. Ayrıca süreçlerimizi yeniden gözden geçirip iyileştireceğiz. Aynı zamanda da bu çabanın parçası olarak Ar-Ge mühendislerimizin ona binlercesinin düşünce yapısını değiştirmemiz de gerekiyor, bu sayede güvenlik ve güvenilirliğin, müşterilerimize sunduğumuz önemli taahhüdün parçası olduğunu anlayabilirler.

Edwin Chan, Bloomberg: Sanırım meslektaşım bu soruyu zaten sordu, ancak daha belirgin bir şekilde sormak istiyorum. Bildiğimiz kadarıyla operatörlerin çoğu Huawei donanımını kaldırmayı veya Huawei 5G donanımından uzak durmayı düşünüyor ya da halihazırda bunu yaptı. Bu durumda açık olmak gerekirse Huawei büyümesini sürdürme konusunda kendine güveniyor mu? Bu yıl gelirinizin 100 milyar ABD dolarını aşacağını söylediğinizi biliyorum. Ancak az önce açıkladığım eylemler göz önünde bulundurulduğunda büyümenizi sürdürme konusunda kendinize güveniyor musunuz? Ayrıca bir şey daha var, daha felsefi ölçüde Huawei'in tarihinde oldukça kritik bir dönüm noktasında olduğunu da kabul edeceğinizi düşünüyorum. Bildiğiniz gibi bir 5G gücü olmanın sadece eşiğindesiniz. Sonrasında bu gerçekleşti. Bu yüzden bir şekilde bunun teknik bir sorun olduğunu anlıyorum. Ayrıca Huawei'in halihazırda teknolojik açıdan 5G'de üstün olduğunu savunacak birçok kişi de mevcut. Ancak en çok endişe duyulacak şeyin, daha motivasyonel bir sorun ya da bağımsızlığınıza ilişkin bir sorun olduğunu düşünüyorum. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?

Ken Hu: Az önce tanımlanan kadar olumsuz bir resim görmüyoruz. Huawei donanımından vazgeçeceklerini ya da Huawei'den uzak durmak istediklerini söyleyen operatörlerle karşılaşmadık. Aksine dünya genelinde çalıştığımız yüzlerce operatörden neredeyse tamamı, bizim en iyisi olduğumuzu bildikleri için 5G ağlarında Huawei donanımını kullanıp Huawei ile çalışmak istediklerini söylüyorlar. Yalnızca en iyi donanımı kullanarak 5G ağlarını daha hızlı inşa edebilir ve 5G ağlarını maliyeti daha düşük bir yolla inşa edebilirler.

Bu, bir yarış gibi. Sahada çok sayıda koşucu var ve şu anda biz lider konumundayız. Ve lider koşucuların gelecek konusunda güvende olmaları için nedenlerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Ve çizgiyi ilk geçecek olanın biz olacağımız konusunda eminiz.

Ayrıca bağımsızlık hakkında da konuştunuz. Ve bunun en ikna edici yolunun gerçeklerin kendileri için konuşmasına izin vermek olduğunu düşünüyorum. Ayrıca geçtiğimiz 30 yılı aşkın süredir telekomünikasyon endüstrisine servisler sunuyoruz ve takip kayıtlarımız, bağımsız olduğumuzu farklı açılardan kanıtlamıştır.

Herhangi bir gerçeklik olmadan her zaman için korku ya da spekülasyonlar üzerinde durmanın gerekli olmadığını düşünüyorum. Bu söylediğimiz şey kesinlikle Huawei'in açıklığı, şeffaflığı ve bağımsızlığı ile ilişkili diğer söylemlere ya da endişelere değer vermediğimiz anlamına gelmemektedir.

Bu nedenle geçmişte olduğu gibi gelecekte de ihtiyaç duydukları daha fazla bilgiyi kendilerine sağlayarak meşru endişelerinin tamamı konusunda tüm hissedarlarımızla proaktif bir şekilde iletişim kurma noktasında şeffaf bir yaklaşım benimsemeye devam edeceğiz.

Yang Yuan, Financial Times: Gerçek teknik endişelerden ziyade jeopolitik endişeler olduğundan bahsettiniz. Huawei'e ilişkin bazı hükümetlerin 5G güvenliği konusunda endişelerinin altını çizerek bu konudan ABD bağlamında bahsettiniz. Ancak aynı jeopolitik endişelerin Japonya veya daha yakın zamanda da Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler için ya da Huawei donanımını çekirdek ağından çıkarma vizyonunda BT için de itici güç olduğunu düşünüyor musunuz? Bu ülkelerin de ABD'nin olası siyasi endişelerinden politik anlamda etkileniyor olduğunu söyleyebilir misiniz? Yahut bu ülkelerin endişelerinin gerçek teknik endişelerden kaynaklandığını mı düşünüyorsunuz? Ve bu noktada daha belirgin bir soru sormak gerekirse Birleşik Krallık'ın gözetim kurulu olan FCC, az önce konuştuğumuz gibi Temmuz ayında Huawei'in güvenlik standartlarının, endüstri standartlarının altında olduğu sonucuna vardı. Bunun teknik bir bulgu olduğunu mu düşünüyorsunuz yoksa bunun da politika temelli olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ve bu teknik bir bulguysa bunun için neden hazırlıklı değildiniz?

Ken Hu: Öncelikle BT sorununa cevap vermeme izin verin. 10 yıldan uzun süredir BT ile çalışıyoruz. Birbirimiz için oldukça iyi birer iş ortağıyız. Hem sabit hatlı hem de kablosuz olmak üzere BT'ye çok sayıda donanım sağladık.

Huawei ile BT iş birliğinin en başından bu yana ağ dağıtımından önce stratejinin tamamına ve özel olarak da Huawei donanımını BT'nin ağlarına hangi noktalarda yerleştirileceği konusuna ilişkin çok kapsamlı tartışmalar yaptık.

5G teknolojisi ile ilişkili olarak BT, sorumlu mimar tarafından yapılan açıklamalardan örneklendiğinde Huawei'in liderliğini, Huawei'in şu an için pazardaki tek ve gerçek 5G tedarikçisi olduğunu tam olarak kabul etmiştir. Bu nedenle BT'nin teknik olmayan baskılarla Huawei'in çekirdek donanımını çıkarma kararı almasındaki durum kesinlikle bu değildir.

BT ile olan iş birliğimizin tamamı, Huawei ve BT arasındaki önceden kabul edilmiş olan ağ dağıtım stratejisini izlemektedir.

Bu yılki OB raporunda Huawei'in teknik yetkinlik açısından iyileştirmesi gereken alanlar yer almıştır. Buna oldukça fazla önem veriyoruz ve bu rapordaki bakış açılarına ve perspektiflere değer veriyoruz.

Bir yandan bu bulgulara dayalı olarak iyileştirme yapmak üzere eylem planlarımız üzerinde çalışma ve bunları keşfetme amacıyla Birleşik Krallık operatörleri ve ayrıca düzenleyici kurumları ile çok aktif tartışmalar yürütüyoruz.

Aynı zamanda da şirket içi eylemlerimize de başladık. Ve şunu söyleyebilirim ki, geçtiğimiz birkaç ay, yarım yıldan kısa bir süredir farklı boyutlardaki ilerlemenin tamamı oldukça umut verici.

Eunice Yoon, CNBC: Başkan Trump, yöneticiler ile doğrudan etkileşime geçmekten keyif aldığını göstermiştir ve bu durumu Jack Ma örneğinde de gördük. Siz ya da Huawei'den herhangi bir yönetici Beyaz Saray'ı ziyaret etmeyi düşündünüz mü? Yahut davet edilseniz gitmeyi düşünür müydünüz?

Ken Hu: Henüz böyle bir davet almadık ve böyle planlarımız yok.

Kapanış sözleri

Ken Hu: Bayanlar ve baylar, medya topluluğundan farklı bakış açılarını anlamamda oldukça yardımcı olan bu uzun röportaj ve görüşme için çok teşekkür ediyorum. Şimdi de bu oturumu sonlandırmadan önce hızlı bir özet yapmak istiyorum.

Bugün de tartıştığımız gibi geçtiğimiz 30 yılı aşkın süredir Huawei'i bugünkü durumuna getiren şeyin her bir Huawei çalışanının sıkı çalışması ve bağlılığı olduğuna inanıyoruz. Ayrıca müşterilerimizin, iş ortaklarımızın ve dünya genelindeki birçok hükümetin de göstermiş olduğu güvene ve desteğe de minnettarız.

Huawei'e yaklaşık 30 yıl önce, 1990 yılında katıldım, bu yüzden neredeyse tüm sürece tanıklık etme onurunu yaşadım. Benim bakış açımdan geçtiğimiz 30 yılı aşkın süre; kültür, çalışanlarımızın yönetimi gibi birçok farklı açıdan Huawei için bir dönüşüm yolculuğudur. Bu, bilinmeyen bir satıcıdan 5G liderine geçiş yaşadığımız büyümeye yardımcı olan bir dönüşüm yolculuğudur. Ve aslında bugün 5G ürün çözümlerimiz, endüstrideki eşdeğer çözümlerin ötesinde lider bir konumdadır.

Bu yüzden toplumun gösterdiği takdirden dolayı minnettarız. Çalışanlarımızın bağlılığına müteşekkiriz. Ve inanıyoruz ki, sağlıklı rekabet sunduğumuz, teknolojimizin ve toplumumuzun gelişmesini sağladığımız için endüstri liderlerine saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bugün de tartıştığımız gibi gelecek 5G teknolojisi, toplum için büyük fırsatlar ve avantajlar oluşturacak. Birçok kişinin yaşamını ve birçok endüstrinin geleceğini büyük ölçüde değiştirecek ve bu teknolojinin, küresel bir tedarik zincirine büyük ölçüde bağlı olduğunu düşünüyoruz.

Güvenlik konusundan bahsettiğimizde geçtiğimiz 30 yılda Huawei'in ürün güvenliğine ilişkin takip kaydının kanıtlanmış olduğuna da tanıklık ettik. Huawei'in herhangi bir ülke için ulusal bir güvenlik tehdidi oluşturduğuna ilişkin hiçbir kanıt yoktur. Meşru endişeleri olan herkesle her türlü açık diyalog kurma konusunda her zaman için hazırız. Ancak asılsız suçlamalar konusunda kendimizi kesin bir dille savunacak ve itibarımızın lekelenmesine izin vermeyeceğiz.

Son olarak sizlerle Romain Rolland'ın bir sözünü paylaşmak istiyorum. “Dünyada yalnızca bir kahramanlık var: dünyayı olduğu gibi kabul etmek ve dünyayı sevmek.” Huawei'de karşımıza çıkan şeyleri kabul ediyor ve yine de yaptığımız işi sevmeye devam ediyoruz. Benzer şekilde Çince'de şöyle bir ifademiz var.

“道阻且长,行且将至.” Önümüzdeki yolun uzun ve zorlu olduğu, ancak yolculuğa zaten çıkmış olduğumuz için harekete devam edip hedefe ulaşacağımız anlamına gelmektedir. Bu yüzden bir kez daha bugün bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Hepinizle gerçekleştirdiğimiz bu harika sohbet için gerçekten minnettarım. Ve son olarak hepinize şimdiden Mutlu Noeller ve İyi Seneler dilemek istiyorum. Teşekkür ederiz.